18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerinde Demokratik Sol Parti (DSP), %22.9, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), %17.98, Fazilet Partisi (FP), %15.41, Anavatan Partisi (ANAP), %13.22, Doğru Yol Partisi (DYP), % 12.01 oy aldı. 

Seçimde tek başına iktidara gelen parti olmadı. Seçimlerden sonra DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in başkanlığında DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti kuruldu. Koalisyonu oluşturan partilerin benimsedikleri siyasi görüşleri nedeniyle Hükümet uyum içinde çalışamadı. Hükümette sık sık bakan değişikliği yapıldı. 1999-2002 arasında 58 bakan değişimi oldu. DSP’li bakan Hüsamettin Özkan’ın, Recep Önal’ın, ANAP’lı bakan Cumhur Ersümer’in, MHP’li bakan Koray Aydın’ın adları yolsuzluk olaylarına karıştı. Bu bakanlar görevlerinde istifam etmek zorunda kaldılar.    

DSP-ANAP-MHP Koalisyon Hükümeti iktidarında Kasım 2000’de, Şubat 2001’de, 2 büyük ekonomik kriz yaşadı. Ülke yüzde 40 düzeyinde yoksullaştı. Yüzlerce iş yeri kapandı. Binlerce çalışan işini ve aşını kaybetti. Ekonomik krizlerden etkilenen halk, Koalisyon Hükümetini oluşturan DSP-ANAP-MHP’ye büyük bir kin ve öfke duymaya başladılar.    

Başbakan Bülent Ecevit, 13 yıldır Dünya Bankasında gören yapan ekonomist Kemal Derviş’i Türkiye’ye çağırdı. Kemal Derviş, 13 Mart 2001 tarihinde Türkiye’ye geldi. Koalisyonu Hükümeti’ni oluşturan MHP ve ANAP’ın oluruyla Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı yapıldı. Kemal Derviş’in yönetiminde ekonomi, Ağustos 2001 tarihinden başlayarak hızla düzelmeye başladı.  

Seçimler, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılmıştı. Seçimler, Nisan 2003 tarihinde yapılacaktı. Seçimler zamanında yapılsaydı, ekonomi büyük oranda düzelecekti. Halk rahatlayacaktı. Yoksullaşan halkın Koalisyon Hükümeti’ni oluşturan partilere olan tepkisi azalacaktı. 

Halkın Koalisyon Hükümeti’ne yönelik tepkisinin devam ettiği sırada MHP Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002 tarihinde yaptığı açıklamada, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasını istedi. MHP, Genel Başkan Bahçeli’nin emri ile Meclis Başkanlığına, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasını isteyen kanun teklifi sundu. Kanun teklifi,  31 Temmuz 2002 tarihinde Meclis’te görüşüldü. Kabul edildi.  3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasına karar verildi.      

3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapıldı. Seçimlerde Koalisyonu oluşturan partilerden DSP %1.22, MHP %8.36, ANAP %5.13,  muhalefeti oluşturan partilerinden DYP, %9.54, Saadet Partisi %2.49 oy aldı. 

Mecliste bulunan 5 parti, yüzde 10 ülke seçim barajını aşamadı. Meclis’in dışında kaldı. 

Seçimlerden 14 ay önce, 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, YOKSULLUĞU, YOLSUZLUĞU ve YASAKLARI kaldırma sözünü verdi. DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti’nin yoksullaştırdığı halkın oyunu aldı. Seçimlerde, %34,3 oy aldı. Birinci parti oldu. Toplam 550 milletvekilinin 363’(%66)nü kazandı. Büyük Bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara geldi.  

CHP, %19,39 oy aldı. İkinci parti oldu. 178 (%24) milletvekili kazandı. 

1 Kasım 1945 tarihinde çok partili döneme geçilmişti.  İlk çok partili seçim, 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılmıştı. 1946-1999 arasında yapılan seçimlerde, % 34.3 oyla, toplam milletvekili sayısının %66’sının kazanarak tek başına iktidara gelen parti olmamıştı. AKP’nin yüzde 34.3 oyla, toplam 550 milletvekilinin 363 (%66)’ünü kazanarak büyük bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara gelmesi Cumhuriyet tarihinde bir ilk oldu.  

Bu bağlamda, AKP’nin yüzde 34.3 oyla, toplam 550 milletvekilinin 363’ünü kazanarak büyük bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara gelmesi, meclisi erken seçime zorlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “eseridir.”   

AKP Genel Başkanı Başbakan Erdoğan, 18.02.2013 tarihinde Balıkesir’de yaptığı konuşmada “Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız dedi. Daha önce Türk Milliyetçiliğine yönelik böyle bir aşağılama ve hakaret yapılmamıştı.  

AKP,19 yıldır tek başına iktidarda. Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları kaldırma sözü vererek iktidara gelen AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın yönetiminde: 

- Halk egemenliğine dayanan rejim değiştirildi. Dünyada örneği olmayan, tek kişinin aldığı kararlarla yönetilen partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi.   

- Ekonomi çöktü. Ülke geriledi ve yoksullaştı. İşsizlik ve yolsuzluklar arttı.  

- Demokrasi, hukuk, hak ve özgürlükler yok edildi.  

- Erdoğan toplumu, benden olanlar benden olmayanlar, inanalar inanmayanlar, Sünni Alevi, yerli ve milli olanlar, yerli ve milli olmayanlar diye ayrıştırdı ve böldü.  

- Ülkede barış ve huzur bozuldu. 

- Ekonomi çökerken, ülke ve halk yoksullaşır ve gerilerken, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yakınları ve AKP üst yöneticileri zenginleşti. Erdoğan özel olarak yaptırdığı Saraylarla lüks ve şatafat içinde yaşamaya başladı. Yurt içinde ve yurt dışında yayınlanan dergi ve gazetelerde yer alan, Erdoğan’ın tekzip etmediği haberlere göre, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en zengin başkanıdır.   

MHP, kendisini Türk Milliyetçilerinin temsilcisi olarak tanımlamaktadır. Kendisini Türk Milliyetçilerinin temsilcisi olarak tanımlayarak siyaset yapan MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli, eserine sahip çıktı. “Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız” diyen AKP ile Cumhur İttifakında yer aldı. Meclis’te iktidar çoğunluğunu kaybetmiş olan AKP, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteği ile iktidarını devem ettiriyor. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek başına aldığı kararların ve yaptığı uygulamaların doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulamadan onaylıyor ve destekliyor. Erdoğan’a, koşulsuz sahip çıkıyor ve destek veriyor. Erdoğan’a laf ettirmiyor. Erdoğan’ın yanlışlarını söyleyenlere ve eleştirenlere, ağzına ne gelirse söylüyor. Sabah akşam hakaret ediyor.