Her şey 92 yılında ‘EDEBİYAT NEDİR’ isimli bir eğitim denemesini ‘İlk Ders’ kazanımına dönüştürerek sınıflarıma ‘merhaba’ derken kullanmak ve hemen arkasından Türk Dili ve Edebiyatı derslerimde etkili kullan(dır)mak üzere ‘EDEBİYAT DOSYASI’nı geliştirmekle başladı.

Görev yaptığım tüm okullarda, tüm sınıf düzeylerinde ilk ders ve dosya devam ederken (an itibarı ile 31 yıl olmuş) 2004-2006’da Bakanlık Ürün Dosyaları, Çoklu Zeka, Proje Tabanlı Eğitim tekniklerini okullara bir dizi çalışma ile benimsetmeye uğraştı. (Ne yazık ki büyük bir eğitim grubunda yeniliğe olan direnç hâlâ devam etmekte…) Ama bizim cephemizden bu esnada Edebiyat Dosyası çalışmamız anlam bulmuştu. Dosya üzerinde (öğrencilerimle beraber) çalışırken;

‘DİVAN ŞİİRİ VE OSMANLI TÜRKÇESİ’ isimli Makalem ile ‘PROJELER BİRER HAYAL MİDİR’ Denememi yazdım. Okul Dergileri dışında bu çalışmaları başka dergilerde ve Milliyet Blogdaki blogumda yayınladım. Yine aynı anda ‘Divan Şiiri… ‘ makalem 'ders sunusu' haline geldi ve öğrencilerim bu sunumlu açılışla Divan Şiiri ve Osmanlı Türkçesi (yapay) önyargısını kırdılar. . Divan Şiiri bile Proje ve bilgisayar desteği ile anlatılmaya başlandı. Bu arada öğrencilerle Dosyalardan da vazgeçmedik; Edebiyat Projeleri için kolları sıvadık.

2007 yılında Proje Hazırlama Formatörlüğü Kursuna gidip (Bakanlık Kursu) dönünce ‘Edebiyat Dosyası’nı ‘AB SÜRECİNDE MEB OKULLARINDA DİL-EDEBİYAT PORTFÖYÜ’ Projesi haline getirdik öğrencilerimle ve çalışmayı Bakanlığa gönderdik. Eş zamanlı olarak Gebze’de TEVİTÖL’deki Proje Hazırlama Kursu bana ‘KÜÇÜK EINSTEIN’LAR–Üstün Yetenekliler’ Projesini bir grup arkadaşımla gerçekleştirme fırsatı verdi. Bu önemli proje ile bir taşla onlarca kuş vurdum. Mesela görev yaptığım okullardaki öğrenci yetenek profilini ve öğrencilere nasıl yaklaşılır noktasını iyi kavradım…(Diğer kazanımlarım kitabıma kalsın. Ben kendi adıma eğitimciliğimde kullanıyorum…)

Artık derslerde öğrencilerimle birlikte bir yandan harıl harıl elle / bilgisayarla yazılar yazıyor ve onlarca kitabı okuyorduk; diğer yandan da bilgisayar destekli birçok edebiyat projesini severek / bilimsel metotlarla yapıyorduk. Ve ne şaşırtıcı ki! 'Edebiyatı hiç sevmiyorum'; 'hocam test nerede bizi metinle oyalıyorsun' diyenler dahi bir yandan Edebiyatın gönüllü hayat yolcusu oluyorlar, bir yandan da Edebiyatta testte bile başarı gösteriyorlardı. Bu hallerine de kendileri daha çok şaşıyorlardı. Bütün bu, geniş yelpazeli ama birbiriyle iç içe çalışmalarda gördüm ki gençler bu yollarla EDEBİYATI keşfetti ve hatta onu çok sevdi… Başarı mı? Seven, başarıyı yanında getirir. Üstelik başarı, an be an örülen hayatın kendisidir…

Çalıştığım her okulda yüzlerce öğrencimle el yazılı, bilgisayar destekli birçok dergi, kitap, proje çalıştık; okul içi ve dışı etkinlik, proje, gezi, tiyatro ürettik. (Ve çalışmaların her biri de özgündü; bir çalışmanın tıpkı basımını, -çok zorda kalmadıkça- yapmamaya gayret gösterdik…)

Tabii, benim dahi şaşırdığım gelişmeler olmadı değil: 1994-2002 yılları arasında net belgelerle sabit olmak üzere, (Kim bilir, sonraki zamanlarda da belgeleri mutlak olmuştur da ben görememişimdir!) hemen her yıl bu çalışmalarla uğraşan gençler, başlarda bana tepkili olsa da -çünkü onlar ya ders istemiyor ya da edebiyat olursa bu testtir deyip sadece test istiyorlardı-, sonrasında bu tür etkinlik ve tekniklerle süreç içinde Edebiyata önce zorla katılan ve sonra da zevkle Edebiyat alanında yüzen gençlerin testleri cevaplama yanında Edebiyat başarıları da arttı. Edebiyata olan sevgileri de baki kaldı. (Birçok öğrencimle, mezuniyetlerinden çok sonra, daha sık ve daha kaliteli görüşür ve Edebiyat paylaşır oldum…Neden mi? Çünkü edebiyat pişmek ve olgunlaşmak için zaman isterdi…)

Yıllar geçiyordu;–birkaç yıl gözlemledikten sonra- son görev yaptığım okuldaki gençlerin de ‘Edebiyat Alanını (dersini değil; alanını) iyi anlaması, sevmesi, tekniklerini bilmesi gerektiği tespiti bende mutlak kanaate dönüşünce yıllar yılı yaptığımız, tespit ettiğimiz, geliştirdiğimiz, doğruluğuna inandığımız Edebiyat bakış açısı, yöntem, teknik ve uygulamalarını;

‘HAYATI ANLAMA KILAVUZU’ adı altında 72 sayfalık Kitapçık / Kılavuz haline getirerek öğrencilerimle paylaştım. (Sadece ortalama bir fotokopi ücretine tekabül bir para karşılığında; o da bir hayli bastırılmış kitapçığın toplam tutarını karşılayamadığımdandı.) Sene 2017 idi. Dersine girdiğim sınıflarımın öğrencileri 120-140 civarı idi. Dersime girmeyenlerle birlikte -özellikle de o vakitler dersine dahi girmediğim 12. sınıflar talep ettiler- okulun 320 öğrencisi bu kitapçığa sahip oldu. Ve kitapçıktan faydalandılar. Güzel de dönütler aldım.

Sene 2020. Hâlâ da bu kitapçıktan faydalanıyoruz, sınıflarda… (Tekrar bastırmadım. Önemli başlık ve formları ben veriyorum öğrencilerime.) Sonrasında bu kitapçık benim ‘NAR YAZAR OKULU’ 'yazarlık atölyeleri' proje fikrime kaynaklık etmekle kalmadı, 3 Kur'luk Yazar okulunun 1. (Temel) Kur’unun da çatısını oluşturdu. Bu sene bu kitapçığı, şu 'Uzaktan Eğitim' günlerinde, Okul Aile Birliği Başkanımın desteği ile -sağolsun- tüm velilere gönderdik. Ben ayrıca PDFsini EBA ile de öğrencilerime ulaştırdım. Yine derslerine girdiğim/girmediğim sınıflardaki birçok Veliden telefon ve eposta ile ‘Edebiyatın Hayatla Bağını’ anlattığımız kitap için teşekkürler aldık. Kendilerine müteşekkirim. Maksat teşekkür almak da değil aslında. Maksat; Edebiyatın anlatılabilmesine tuz misali katkı sağladığımızı görebilmenin sevinci.

Neden mi sevildi bu çalışma? (Aslını sorarsanız çalışma bana göre birçok bakımdan nüve ama geliştirilebilir bir proje. Ki Allah nasip ederse geliştirmeyi arzuluyorum fakat yine de oldukça kullanışlı ve doyurucu.) Sevildi ya da ilgi gördü minik kılavuz. Çünkü bu kılavuzda iki şey vurgulanıyor: Birincisi, Edebiyat hayattır ve hayatın her alanında, hayatın her evresinde Edebiyat bize çok şey kazandırır. İkincisi, hayatı yürekle okur ve anlarsanız, anlamak isterseniz bunun yolu ‘insan’ olmayı öğreten Edebiyat sanatından, biliminden, kültüründen geçer.

Geçtiğimiz yılın (2019) Eylül-Ekim aylarında şunu düşündüm:

Edebiyatın eğitim, bilim, sanat, kültür ve hatta hayat boyutlarındaki çaba, yöntem ve eserlerimi tek bir kitapta toplamalıyım. İnanıyorum ki bugüne kadar ara ara ve küçük küçük yapılan çalışmalarda onlarca gözü ve yüreği arzuyla, inançla parlatabildiysek bunu ülkemin insanları için de yapabilmeye talip olmak vazifemdir. Çünkü EDEBİYAT HAYATTIR; EDEBİYAT, İNSANIN İNSAN OLMA YAZISIDIR. Bu öyle bir YAZI ki yabana atılamaz, geçiştirilemez, sadece bir iki ezber teknikle öldürülemez. Zira Edebiyat ölürse, içselleştirilemezse insan ve insanlık da ölür. Çünkü HAYAT ve İNSAN kıymetlidir. Bu kıymeti de bize EDEBİYAT buldurur.

Allah’ın izni ile SONBAHAR’da, beni şimdiden heyecanlandıran bu ÇALIŞMA / Kitap BASILMIŞ OLACAKTIR.

Dualarınıza talibim…

Not: Kitapta mülakat, bildiri, proje, uygulama vb. -hatta sürpriz- daha birçok Edebiyat boyut ve çalışması olacaktır.

Kaynak: https://ranaislamdegirmenci.wordpress.com/.../insanin.../