Mustafa Kafalı Hocamızın vefatı dolayısı ile başsağlığı ziyaretine gelen Sami Bal, Yılma Durak, Himmet Kayıhan, Mithat Evci, ile taziye çadırında Necip Fazıl ve Ülkücüler bahsini sohbet konusu olarak açtık. Benim bu konudaki görüşlerimi sayfa takipçilerim bilir… Himmet Kayıhan ve Sami Bal çok net bir şekilde “iyi şair”liğinin hatırına Necip Fazıl’ın fikirlerinin benimsemeyeceğini ifade ettiler. Hele Şeyh Sait, Seyit Rıza ve İskilipli Atıfı “din mazlumu” olarak sunmasına “ihanet” vurgusunu yaptılar.
***
Gölbaşı mezarlığındaki defin sırasında Namık Kemal Zeybek ile ayaküstü kısaca sohbet ettik. Son paylaşımlarıma “Her zaman belli bir seviyenin altına zaten düşmüyorsunuz ama son paylaşımlarınızda çok önemli konuları ele alarak zirve yaptınız, tebrik ederim” şeklinde itifatı oldu. Fırsattan istifade “Yavuz Bülent Bakiler” dedim ve durdum, şöyle devam etti Kemal Ağabey: “Atatürk aleyhtarlığı konusunda kendisini telefonla aradım. "Sevenlerinle aradaki köprüleri atıyorsun. Hem Atatürk’e dil uzatacaksın, iftira atacaksın hem de sevilmeye devam edilirim hesabındaysanız bu yanlıştır” dediğini ifade etti…
***
MHP eski Ağrı Milletvekili Nidai Seven’le karşılaştığımda kurt gazeteci Çınar Coşkunserçe ikimize de haber vermeden fotoğraf çekiyormuş. Hayatın doğal akışında çok güzel kareler yakalamış. Aşağıdaki fotoğrafa bakanların ilk aklına gelen “Bunlar kavga mı ediyor?” olacaktır… Hayır kavga yok… Nidai Seven ilk kurultaya MHP Genel Başkan adayıyım diye açıklama yapmıştı… Kendisiyle karşılaşınca “Sakın ha önceki kurultaylardaki gibi adayım diye ortaya çıkıp bir ay kala ‘çekildim’ deme” diye kendisini sıkılıyordum. Bu arada bizi dinleyenlerden bir ses geldi kulağıma: “Yoksa Alper Hocam yaylım ateşi açar size… O kişiye dönüp her ikimiz de tebessüm ettik.
***
Cenaze cemaatine baktığımda büyük çoğunluk elli yaş üzeri… Gençler de var ama çok çok az… Ben bu görüşlerimi ortaya koyduğumda Muhittin Öngüt Hoca’nın sesini duydum: “Gençlerin işi çok; onlar kendilerinden 30-35 yaş ağabeylerini takip edip dövme peşindeler.” Ve tanımadığım başka bir ses devamını getirdi: “Kahrolsun kahpe devrana. Keşke bu günleri görmeseydik.
***
Gölbaşı Mezarlığı’ndayken Lütfi Şahsuvaroğlu’na rastladım. “Şükrü Karaca’nın mezarını biliyor musun?” diye sordum… “Bulmam çok zor” deyince Mezarlık Amirliği’ne gittik beraber… Rahmetli dostum Şükrü Karaca’nın bize gülüşü gelip önümde resmoldu… Ve sonra sesini duyar gibi oldum: “30 Ağustos resmi tatil olduğunu nasıl unutursunuz?..” He valla, unutmuştuk Şükrü... Tamam la dalga geçme!..” dedim ben de, “Oolum seni ziyarete gelecektik, inşallah bi daha ki sefere…"
***
Eskiden bulvar gazetelerinde artistlerin magazin haberleri yer alırdı. Mesela bir gazeteci bir diskoya gider gördüklerini yazardı. İşte o tarzın farklı bir örneğini verdim ben de… İlgi durumuna göre bundan sonraki cenazelerden, düğünlerden, kahvehanelerden magazin haberleri yazabilirim.