4 yıl, 10 ay, 23 gün işgalde kaldı İstanbul.

İngiliz donanması İstanbul'a girdiği günlerde nüfusun yarıya yakını Haristiyan Ermeni ve Rumlardan oluşuyordu, diğer yarısı da milliyet duygusu ve gururu taşımayan, Balkanlar, Çanakkale, Suriye, Yemen, Filistin, Irak, Kafkasya cephesinde savaşmamış, cephe yüzü görmemiş İslamcılardan... Osmanlı'nın idealist gençleri bu cephelerde kahramanca savaşıp şehit düştüler. Milliyet duygusu ve gururu taşımayan medrese öğrencileri, müderrisler, imamlar, tarikat müritleri, şeyhler işte bu yüzden ellerine İngiliz bayraklarını alarak Ermeni ve Rumlarla bir oldular, İngiliz donanmasını coşkuyla karşıladılar. Camilere Ingiliz'e sadakat mahyaları astılar. Direniş başlatacak bir Sütçü İmam, bir Nene Hatun çıkmadı.

Hiçbir cephede savaşmamış İskilipli Atıf da şöyle diyordu:

"İslamın ve devletin anahtarını İngiliz'in eline teslim etmekte hiçbir sakınca yoktur."

Türklüğün ufkuna bir güneş gibi doğacak olan Mustafa Kemal Paşa da sıkılı yumruğunda, tırnaklarını etine geçirerek şöyle diyordu:

"Geldikleri gibi gidecekler!.."

İşte bu gün, 6 Ekim 1923'te Kurtuluş Savaşı kazanılmasından sonra İstanbul işgalden kurtarıldı... İngilizler geldikleri gibi gittiler.

İstanbul kıyılarında İngiliz donanmasını İngiliz bayrakları ile karşılayan, camilere sadakat mahyaları asan, milliyetsiz İslamcıları, tarikatları, tekkeleri, Ermenileri ve Rumları unutma Türkoğlu!..

Alper Aksoy

Bir anıt görseli olabilir