Önce ben ve ailem geliyor. Sonra birkaç dostumla, hırslarından arınmış, beklentisiz, keyifli bir çevremle çok mutluyum.
Evcilik oynadığım yıllarıma döndüm... Pespembe.
Kızmadığım, kırılmadığım, hesapsız, kitapsız, sorgusuz; en güzel, şeker pembesi, pamuk helva tadında, allı güller içindeydi o yıllar...
Tek bir kural vardı: Akşam ezanında evde olunacaktı.
O kadar uslu, söz dinleyen bir kızdım ki (hafif yalan)ezan vakti kaçınca hâlâ içime bir huzursuzluk çöker... “Geç mi kaldım, yine?” diye.
Kimse inanmaz belki ama ben bu yaşımı çok sevdim.
Nasıl iyi geldi anlatamam…
Ben yeni büyüdüm, biliyor musunuz?
Hiç kimseden bir şey bekleyecek kadar ne yakınım ne de uzak.
Beklentim yok.
Gönül koymalarım, kırgınlıklarım, dönüşlerim de...
Kırıldığım anda sessizce uzaklaşıyorum, kızmadan üstelik.
Hoşgörüm sınırsız.
O kadar çok üzüldüm ki…
En sevdiklerimden, en yakınımdakilerden öğrendim yaşamayı.
Artık kimseyi, beni üzecek kadar çembere sokmuyorum.
Yürekten sevdiğim birkaç kişiyle mutluyum.
Azaldım.
Azalttım.
Çevremdekileri, mutlu olduklarımı heybemde sakladım; mutsuz, sorunlu, hep ağlayanlara ise veda ettim.
Artık içimdeki şahane kadınla çok iyi anlaşıyorum.
Çok keyifli vakitler geçiriyoruz.
Biz mutsuz değiliz.
Ve eğlenecek ne çok şeyimiz var!
Hatta sessizlik bile bizi mutlu ediyor.
Hiçbir şey beni şaşırtmıyor.
Herkesten her şeyi bekliyorum.
Bu huzurlu bir kabulleniş...
Üzüleceklerimden uzak duruyorum.
Sezgilerimin tavan yaptığı bir yaştayım.
Uyarı sinyallerimi alır almaz, arkama bile bakmam.
Siz ne dersiniz bilmem ama ben bu yaşımın seçimlerini, huzurunu, dinginliğini çok sevdim.
Önce ben ve ailem geliyor.
Sonra birkaç dostumla, hırslarından arınmış, beklentisiz, keyifli bir çevremle çok mutluyum.
Doğa, okumak, yazmak... Aşk benim için.
Dedim ya, ihmal ettiğim kendimden hep özür diliyorum.
Başkaları hep benden önceydi.
Yüklerimden arındım.
Sırtımdakileri bıraktım “insan ormanında.”
Şimdi masmavi bir denizde yüzüyorum.
Huzurun, mutluluğun, gökyüzü enginliğinde...
Güneş doğarken, batarken söylediğim şarkılar…
Yapayalnız müziğimle, içimdeki notalarla, ayaklarımda dans eden küçük kızla çok mutluyum.
Bugün de her gün gibi harika...
“Bugün yine başka güzel!” sloganıyla sarıldım uç uç böceğimle beyaz güvercinlere.
Dilimde karanfil kokusu, burnumda beyaz zambaklar…
Ve zaman tünelini hatırlatan tarçın kokularıyla başladım güne.
Sorarım size, beni kim mutsuz edebilir ki?
Gitmek isteyenleri bile saygıyla uğurlarken, bir daha dönmelerini beklemeksizin...
Sahi, nasıl bu kadar beklentisiz oldum?
Evet, sevdiklerim…
Beni kıran, üzen, dostluğuma, arkadaşlığıma ihanet eden herkese binlerce teşekkür!
Sayelerinde büyüdüm, yol aldım, kendime ulaştım.
Yaşımı, kendimi, beni büyütenleri yargılamıyorum.
Bilakis, teşekkür ediyorum:
Hoş geldin içimdeki güzel kadın!
Sana ve bana...
Kulaklarımıza kiraz, burnumuza çilek sürüyorum.
Dilimde çikolata tadıyla aynaya bakıp öpeceğim o güzel kadını.
Ve en sevdiklerimle, sevdiğim planlarımla...
Hoş geldin Pazar!
Hoş geldin güzel gün!
Hoş geliyorsun!
Yeni yaşım, seni bekliyorum heyecanla.
Az kaldı...
Yaş aldığım bu mutluluğa!
KIYMET ŞAHİN
3 Ağustos 2025