Şimdi rahmetle andığımız siyasetçilerden Mesut Yılmaz Avrupa’da gezip dolaşıp görüşüp döndükten sonra Diyarbakır mitinginde “Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer”demişti.
Sadece o değilde Diyarbakır,“üzerinden  mesaj veren siyasetçi.
Rahmetli Süleyman Demirel de 1992 yıllarında bir demecinde” Kürt realitesini tanıyoruz “ifadesini kullanmıştı.
Yine rahmetli Necmettin Erbakan bir konuşmasında okullarda okutulan andımız üzerinden tepki göstererek Biraz da Türk olduğunu inkar eder gibi ayrıştıran bir ifade ile “Okullarda çocuklara “Ne mutlu türküm diyene “diye bağırtıyorlar bu yanlış,Türk,böyle derse kürdün’de ne mutlu kürdüm deme hakkı doğar “İfadelerini kullanmıştı.
Rahmetli Alparslan Türkeş ise Her fırsatta Kürt Türk kardeştir, et ve tırnak gibidir ayrılmaz ayrı düşünülemez dediği belgelidir.
Rahmetli Muhsin yazıcıoğlununda terör ve bölücülüğün ülke için büyük tehlike olduğuna işaret eden,terörle mücadelede devletin çok yönlü çalışmalar yapması gerektiğini teröristler ile halk arasında çok titiz davranması konusunada dikkat çeken demeç ve konuşmaları vardır 
Dönemlerine göre Cumhurbaşkanlığı başbakanlık  ve bakanlık yapmış bir çok şahsiyetimiz bu konularla ilgili zaman zaman kendi bakış açılarını siyasi duruşlarına göre görüşlerini beyan etmişlerdir.
Günümüzde ise ,sayın Recep Tayyip Erdoğanın bu konudaki görüşlerini irdelediğimizde zaman zaman değişiklik gösterdiğini görüyoruz 
Sayın Erdoğan 2005 yılında Diyarbakır mitinginde yapmış olduğu konuşmasında aynen şöyle demiştir.”Kürt sorunu benim sorunumdur,Her sorunun çözüm adresi biziz”dediği gibi muhtelif zamanlarda bu konuyla ilgili buna benzer görüşlerini ifade etmiş ,herkesin bildiği ve adına “açılım süreci “denilen Türkiye’de çok tartışılan bir sürecin de öncülerinden olmuştur.
Sayın Erdoğan 2011 yıllarına geldiğimizde ise bu konuyla ilgili çok ciddi bir keskin dönüş yaparak ”Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur ben böyle bir sorunu kabul etmiyorum Bu ülkede Kürt kardeşimin sorunları var ama Kürt sorunu diye bir sorun yoktur bunu kabul etmiyorum”
Diyerek konuyu Daha önce söylediklerinden başka bir bakış açısına taşımıştır.
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın önceki söyledikleri ile sonradan söylediklerinin arasındaki farkın izahatı kendisi açısından önemli olabilir ancak bizim burada bir yorum yapmamız gerekirse ,devlet yönetimine gelen bir şahsın bu dönüşünde devlet kayıtlarının ve devlet bakışının devlet aklının tarihi Vesikalarla görülen doğrular karşısında dönüş yapılmış olabilir.
yada “Kürtçülük “üzerinden vatan topraklarının ciddi emperyalist faliyetleri ile bölünmek istendiği gerçeğini daha belgeli daha detaylı görmüş olabilir.
Bizim bu konuyla ilgili bakış açımız,;
Türk devleti Türk yurdu bir bütündür bütün bölgeleri ve bütün şehirleri ile Türk yurdu her karışında Şehitlerin kanı olan her şehrinde ayrı kahramanlık hikayeleri yaşanmış,fedakar çilekeş büyük bir milletin yurdudur Türkiye  Kolay kazanılmamıştır bu topraklar kolay yurt yapılmamıştır.
Her karış toprağında ayrı kahramanlık gözyaşı acı vardır 
Kahramanlıklarla dolu illerimizin isimleri farklı olsa da hepsi birden Türk yurdunu  Türkiye cumhuriyetini ifade eder.
Emperyalist oyunlara gelerek bir takım siyasi hesaplarla ilerimizden birini ön plana çıkararak o ile birtakım anlamlar yüklemek sureti ile mesajlar verip oy avcılığı yapmak ,Kabul edilebilir bir siyaset anlayışı değildir .
Bu,ayrımcılığı körükleme ,birliği zehirleme, şuursuzca bölücüliğe hizmet etme siyasetidir.
Ülkenin belirli coğrafyasında bir çok ilimizde farklı gelenek görenekleri ile yaşayan insanlarımız olduğu halde hiçbir il ön plana çıkarılmamıştır. 
Diyarbakır ilimizin ön plana çıkarılmasının sebebi nedir.
Bölücülüge hizmet edercesine Diyarbakır’ı vatandan bağımsız ayrı bir yer olarak
Anlam yüklemek şeytani akla hizmet etmek değilmidir.
Türkiye bir başka ifadeyle Anadolu ,toprakları bütünü ve içinde barındırdığı tarihi ile birçok medeniyetin ev sahibi konumundadır.Bu durum kendini açık müze şeklinde göstermektedir .
Onun İçin her karış toprağında ayrı bir kültür ayrı bir medeniyetin izleri vardır .
Bu medeniyet kadim  Anadolu yurdunun bütünüyle daha da değerli olduğunu ifade eder.
Hangi ile ilçeye baksanız bu böyledir.
Diyarbakır ilimizde köklü medeniyetler barındırmış diğer illerimiz gibi tarihi dokusu güçlü illerimizden biridir.
Durum böyle olmasına rağmen bir takım siyasilerin Diyarbakır ilimiz ile ilgili başka anlamlar yüklemek ve mesaj vermek gayreti yanlıştır.
Tarihin hangi döneminde Diyarbakır ülkemizden başka vasıflarla idare ve ifade edilen il olmuş da bizim haberimiz mi yoktur.
Genel coğrafyamızın yapısı itibari ile insanlarımızın yaşamlarında ki ekonomik durumlarına bakacak olursak Diyarbakır batıdaki bir çok ilimizden daha gelişmiş daha iyi şartlarda bulunmaktadır.
Bütün bu gerçeklere rağmen bir takım siyasilerin illa da Diyarbakır’a işaret ederek mesaj vermek istemeleri emperyalist bölücülüğün ekmeğine yağ sürmektir.
12 Eylül Cunta rejimi döneminde yapılan zulümlüleri ifade ederekte Diyarbakır’ı ayrıcalıklı tutmak doğru değildir.
İstanbul’da Ankara’da Adana’da İzmir’de isparta’da ve yurdun bir çok bölge ve ilinde Diyarbakır’da yapılanlardan az olmayacak derecede insanlarımıza yapılan zülümler, ayrım gözetmeksizin  yurdun her yerinde yapılmıştır.
12 Eylül sonrası cuntanın yanlışları bu konuyu daha da derinleştirmiş halkla devlet arasına uçurumlar açmıştır bizim kanaatimize göre bu bilerek yapılmıştır gizli eller askeri yönetimide fırsat bilerek yaptırdıkları yanlış uygulamalar ile Bir yandan halk arasındaki ayrımcılığı körüklerken diğer yandan bu ayrımcılığın silahlı örgütünü yani PKK diye bildiğimiz hain örgütü kurdurmışlardır.
Sonrası herkesin malumu kuruluş felsefesi Marksist Leninist olan bu örgüt bu ifadeyle Amerika’ya karşı olması gerekirken şimdilerde Amerikan emperyalizmin kucağına oturmuş ABD ve batılılar tarafından kullanılan onlara taşeronluk hizmeti veren bir örgüt olmuştur.
Aslında aksini düşünmekte safdillik olurdu.
Öyle ya seni kim kurdurduysa kim satın aldıysa ona da hizmet edeceksin.
Aslında benim derdim başka bunları  hemen hemen hepimiz biliyoruz.
Dikkat çekmek istediğim konu siyasilerin bu konuda yanlış söz ve davranışlarıyla emperyalist organizasyonların ekmeklerine adeta yağ sürmeleri
Çünkü :önce ayrıştırdılar sonra örgüt kurdurdular ,sonra herkesi olacaklara
İnandırmak İçin sanki tarihte böyle birşey varmış gibi Diyarbakır ilimizi merkez olarak
İlan ettiler.
Maalesef bir çok siyasetçimiz ve şahsiyetlerimiz
Gaflet midir bilgisizlik midir ihanet midir
Siz karar verin onlarda Diyarbakır ilimizi ön plana çıkarıp, merkez yaptılar ,mesajlarını bu ilimiz üzerinden vermeye başladılar.
Bunlar böyle olunca idda sahiplerinin propagandalarını yapmaları bunu benimsetmeleri daha da kolay oldu.
Şimdileri siyasetçilerimizin bazıları yine Diyarbakır üzerinden mesajlar vermeye başladılar.
Halbuki herkesin bilmesi gereken bir şey var oy uğruna yapılan bu işler İnsanlarımızı bir araya getirmek kaynaştırmakdan daha çok ayrıştırmaya ve ayrışmayı derinleştirmeye sebep oluyor.
Ayrışma ve kendini başka ifade etme derinleştikçe büyüyor.
Türkiye’nin bir çok ilinde bu ayrışmalar üzerinden siyasi partilerin kitleleri istedikleri yönde harekete geçirdiklerini biliyoruz.
Son yerel seçimlerde bazı il belediyelerin kazanması uğruna terörün siyasi uzantısı bir parti ile yapılan pazarlıklar ve bu pazarlıkların ülke güvenliği açısından sakıncalı durumunu görüyoruz görmeyede devam edeceğiz.
Bir de oy uğruna yapılan bu ittifakların devlet dairelerindeki kriptolu PKK kadrolaşmasını düşünün.
Bu  oy uğruna yapılan politik uygulamalar tehlikelidir.
Diyarbakır bizim bölgesel gözbebeğimiz bir ilimizdir o bölgede yaşayan insanlarımız bizim öz be öz kardeşlerimizdir .
Bu milletin asli unsurları ,vazgeçilmez evlatlarıdır.
Emperyalist bölücü oyunlarına gelmeyin
Diyarbakırmızı farklı göstermeye farklı anlamlar yüklemeye çalışmayın
Bu yaptığınız bölücüliğe hizmettir ve tehlikelidir.
          M. Tuğrul Türkeri