Televizyonda Kenan Evren ve kuvvet komutanları darbe bildirisini okurken vatandaş “silahlı çatışmalar sona eriyor” düşüncesiyle derin bir nefes aldı.

12 Eylül Çok Şey Kaybettirdi

12 Eylül 1980 sabahı Türkiye, tank sesleriyle uyandı. Televizyonda Kenan Evren ve kuvvet komutanları darbe bildirisini okurken birçok vatandaş “silahlı çatışmalar sona eriyor” düşüncesiyle derin bir nefes aldı. Ancak o nefes, kısa süre içinde boğazda düğümlenecek bir acıya dönüştü.

Darbe sonrası ülke büyük bir baskı dönemine girdi. Yaklaşık 650-700 bin kişi gözaltına alındı, 2 milyona yakın vatandaş fişlendi. Bu fişlemeler yüzünden insanlar işsiz kaldı, aileler dağıldı, yüzbinlerce kişi psikolojik travmalarla yaşamak zorunda bırakıldı. 517 kişi idam cezasına çarptırıldı, 50’si darağacına gönderildi. Açlık grevlerinde en az 14 genç hayatını kaybetti, işkencelerde 180’e yakın insan can verdi.

Bu sadece rakamlardan ibaret değildi. Daha dün okul sıralarında hayal kuran gençler, bir sabah kapıları kırılarak alınmış; sorgusuz sualsiz hücrelerde çürümeye bırakılmıştı. O yıllarda anneler, babalar cezaevi kapılarında günlerce evlatlarının sesini duymak için nöbet tutuyordu. Bu ülkenin geleceğini omuzlayacak aydınlar, yazarlar, sorgulayan gençler susturuldu.

12 Eylül, Türkiye’nin sosyolojik yapısında da bir kırılma noktasıydı. Sağdan ve soldan, ülkenin geleceğini dert edinen bir gençlik vardı. Onların yerine, “sorgulamayan, eğlenceyle oyalanan” bir kuşağın düğmesine basıldı. Böylece Türkiye’nin düşünce hayatı, bilimsel üretimi ve toplumsal dinamizmi onlarca yıl geriye itildi.

Dış politikada da tablo farklı değildi. Darbe, Türkiye’yi Amerika’nın daha sıkı kontrolüne soktu. ABD’nin ve NATO’nun talepleri birer birer yerine getirildi. En çarpıcı örneklerden biri, Yunanistan’ın NATO’ya dönüşünün önünün açılmasıydı. Türkiye, kendi çıkarlarından çok, büyük güçlerin çıkarlarına hizmet eden kararların altına imza attı.

Bugün 12 Eylül’ü hatırlamak, sadece tarihin kara bir sayfasını anmak değildir. O gün darağaçlarında sallanan gençlerin, cezaevlerinde susturulan aydınların, işkencehanelerde ezilen insanların anısı, bize demokrasinin ve özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.

12 Eylül, bu ülkeye sadece binlerce can kaybı ve milyonlarca mağduriyet yaşatmadı; aynı zamanda Türkiye’nin aydınlık geleceğini de kararttı. İşte bu yüzden, 12 Eylül Türkiye'ye çok şey kaybettirdi.