Balzac, Napolyon dönemi yeni oluşan Fransız burjuvazisini aç kurtlara benzetir romanlarında. Bir kısmı köy ve kasabadan şehre henüz gelmiştir bir kısmı daha ilk kuşak şehirlidir. Zenginleşmek sınıf atlamak için yapamayacakları şey yoktur. Yeri geldiği de yalakalığın dibini görürler yeri gelir vahşiliğin zirvesini... şehirler sancılıdır, bireyler sancılı...

Bir dünya nimeti ortadadır. Belediye meclis üyelikleri, kamu arazilerini parselleyip tapularını ele geçirme, devlet kapısından nemalanma, makam ve mevki ele geçirme, zengin olma hırsı ve sınıf atlama.. Aç kurtlar gibi saldırırlar. Bütün bunları elde ederler ama insan olma, şehirli nezaketi ve kültürünü bir türlü elde edemezler. Çünkü şehirlilik gelenek ve görgü, bilgi ve kültürdür...

Balzac romanlarını okuyunuz bütün bunları görürsünüz. Bir yüzyılın Fransa'sını, Paris'ini... Sonra dönüp Türkiye'nin son kırk elli yılına, özelde ise son on, onbeş yılına bakınız.

Bilinçli bir şekilde oluşturulan yeni İslamcı Burjuvazi ve bunların doldurduğu şehirler... Balzac'ın romanlarındaki yeni burjuvalaşan aç kurtlardan bir farkları olmadığını görürsünüz. Bunların dışları kalaylı din ve ahlaktır içleri ise çürümüş bir ruhtur. Oturdukları makamda eğreti dururlar yaşadıkları evde yabani.Bunlardan ne bir medeniyet tasavvuru çıkar ne büyük adam!