Bombalamalarla kendi ülkelerinde öldürülen başbakanlar, bakanlar, generaller ve liderlerden sonra hiç kimsenin güvende olmadığı bir dünyada yaşamaktayız.
Suikast ve bombalamalarla kendi ülkelerinde öldürülen başbakanlar, bakanlar, generaller ve liderlerden sonra hiç kimsenin güvende olmadığı bir dünyada yaşamaktayız.
Dünyayı kaosa sürükleyen Amerika ve israil'in Birleşmiş Milletler'deki gücü ve varlığı 'Batı cephesinde değişen bir şey'in olmadığını gösteriyor. Son yüz yıldır 'Doğu cephesinde de değişen bir şey olmadığını' görülüyor.
Bu ahval ve şartlarda İslam ülkelerinin Birleşmiş Milletler'den yardım istemesi zayıflığı ve en büyük çelişkisidir.
İslam ülkelerinin en büyük tutarsızlıkları ise eşit olmadıkları BM'de emperyal güçleri, yine emperyal güçlere şikayet etmeleridir. Emperyal ve zalimlerden İslam ülkelerinin yardım istemesi en büyük acizliktir.
BM kürsüsünde işgal edilmiş Filistin ile devrimci İran'ın, Şeriatçı Suudi Arabistan'ın, güçlü Mısır'ın hatta geri kalan diğer İslam ülkelerinin birbirinden farkı yoktur.
Hepsi BM'de Amerika'yı Amerika'ya, İsrail'i İsrail'e şikayet ediyor fakat caydıracak veya karar aldıracak hiç bir güçleri bulunmuyor.
BM ise dünyayı savaş ve katliama sürükleyen emperyal güçleri durduramıyor bilakis onlara hizmet ediyor.
Her BM toplantısı İslam dünyasının acizliğini ve zavallılığını gösteriyor.
Trajik olan zenginlik ve insan gücünün İslam dünyasında olmasına karşın devletlerinin aciz, halklarının yoksul olmasıdır.
İronik olan ise bu devletlerin en küçük bir caydırıcı gücünün olmamasıdır.
Komik olan ise islam ülkelerinin lider ve krallarının halklarına kaşı kendilerini güvene almaları, düşmana karşı ise hiç bir zaman güvende olmamalarıdır.
"Dünya beşten büyük" doğru, ancak mevcut durum ve şartlar "beşin dünyadan daha büyük" olduğunu gösteriyor. BM'de hep 'beş'in sözü geçiyor. BM'de bu "beşin" defteri dürülmediği ve yeni bir yapı oluşturulmadığı müddetçe İslam dünyası hep şikayet edecek hep kaybedecektir. Bu durumda Hanibal'in dediği gibi "ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız". Yoksa başka çaremiz yok!
İslam dünyası geçen yüzyılı kaybetti, ikinci bir yüzyılı kaybetmemelidir. Çağımız yarının tarihinde "kara bir sayfa" olarak yer alacaktır. Tarihin ihtişamlı sayfaları mağlupların değil galiplerin kahramanlıklarıyla yazılmıştır. Çağımız, İslam dünyasının savaş, talan, işgal ve tecavüze uğradığı için tarihe "kara bir sayfa" olarak geçecektir. Bu asırda yaşayanları aciz oldukları için yargılayacaklardır. Unutmayınız tarihin ve bu yargılanmanın içinde hepimiz varız.