Müzik alanında, Atatürk’ten Şark Bülbül’ü unvanını alan Diyarbakırlı Celal Güzelses, bu unvanı sağlığından bu güne kadar hakkıyla taşımaktadır. Diyarbakırlı Celal Güzelses’in Müzik dehalığı günümüzde bile müzik camiasında herkesçe takdir edilmektedir.

“Urfalı Kel Hamza” Lakaplı, Hamza Şenses, Diyarbakırlı Celal Güzelses İle yıllarca birbirlerini görmeden mektuplaşıp, gıyabi selamlaşarak dostluklarını sürdürürler. Diyarbakırlı Celal Güzelses “Diyarbakır etrafında bağlar var” türküsünü okurken, buna misilleme olarak Urfalı Kel Hamza, “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar” türküsüyle karşılık verir. Bu durum rekabet değil dostluk pekişmesine sebep olan hoşgörü ve tevazuunun göstergesi olmuştur.

              Urfalı Kel Hamza bir gün “Uzun zamandır Diyarbakırlı Celal Güzelses ile birbirimizi görmeden dostluğumuzu sürdürmekteyiz ama ben neden bu dostumu yakından görmeyim” der ve Diyarbakır’a onu görmeye gider.

Gecenin geç saatinde Diyarbakır’a varır. Sabah ezanı okunmak üzeredir. Sabah namazını kılmak için yakın bir camiye girer. Caminin müezzininden sabah ezanını okumak için müsaade ister. Urfalı Kel Hamza Sabah ezanını minareden okumaya başlar. O anda, Diyarbakırlı Celal Güzelses yatağına henüz yeni uzanmıştır ve bu ezan sesini duyunca, hemen yataktan çıkar elbisesini giyer. Urfalı kel Hamza’nın ezan okuduğu camiye gelir ve Hamza’nın yanında oturur.

             Namaz bittikten sonra Diyarbakırlı Celal Güzelses, Urfalı Kel Hamza’ya dönerek, “Hamza kardeş hoş gelmişsen” der. Urfalı Kel Hamza hiç görmediği birinin ona ismiyle hitap etmesine şaşırır. “Ben sizi görmüş degilem, ismimi nerden bilir, beni nerden tanırsınız?” diyerek şaşkınlığını dile getirir. Diyarbakırlı Celal Güzelses: “Seni Ezan okurken sesinden tanıdım” der. İşte bu durum Diyarbakırlı Celal Güzelses’in müzik dehalığını gösteren örneklerden biridir.

              Celal Güzelses ‘in ölümüne yakın bir tarihte, Urfalı Seyfettin Sucu’ya Diyarbakır’dan bir konser teklifi gelir. Seyfettin Sucu Saz Üstadı olan Aziz Çekirge’yi de yanına alarak yola çıkar. Otobüste giderken aklına Celal Güzelses gelir. “Sahneye çıkmadan gidip üstada ziyarette bulunsam iyi olur” diye düşünür. Bu düşüncesini Saz Üstadı Aziz Çekirge ile de paylaşarak hem fikir olurlar.

          Diyarbakır’a varınca o dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Seyfettin Sucu ile Aziz Çekirge’yi karşılar. Pasaj tarzı bir büroya geçerler. Konser saatine oldukça fazla bir zaman olduğu için Seyfettin Sucu, Başkan Yardımcısından, Diyarbakırlı Celal GÜZEL SES ‘i hastanede ziyaret etmek istediğini söyler ve hep birlikte hastaneye giderler.

Ziyaretten büyük memnuniyet duyan Diyarbakırlı Celal Güzelses, oğluna seslenerek “Yavrum Atatürk’ün bana vermiş olduğu Şark Bülbülü Unvanını ben bugüne kadar layıkıyla taşıdım. Ama bundan sonra taşıyacak biri varsa oda Urfalı Seyfettin Sucu’dur” deyince Güzelses’in oğlu, “Baba ben Seyfettin Sucu’nun bantlarını arşiv etmenden böyle bir karar vereceğini anlamıştım” diye karşılık verir.

Böylece; Atatürk’ün Diyarbakırlı Celal Güzelses’e verdiği “Şark Bülbülü Unvanı” Bin 1960’larda Urfalı Seyfettin Sucu’ya geçmiş olur.  

Bizlere, “Dünya Müzik Şehri” payesini kazandıran sanatçılarımızı, bugün rahmet ve minnetle anıyoruz. ALLAH mekânlarını cennet eylesin

Araştırmacı-Yazar Hüseyin Güzel