Müslim Gürses'i, Ferdi Tayfur'u, ne de Orhan Gencebay'ı dinlemekten zevk aldım. meşin gocuklu, ayakkabısının topuğuna basan dolmuş şoförleri dinlerdi
Ne Müslim Gürses'i, ne Ferdi Tayfur'u, ne Orhan Gemcebay'ı dinlemekten zevk aldım. 1978'de Ankara'ya geldiğimde meşin gocuklu, ayakkabısının topuğuna basan dolmuş şoförleri bol bol dinletirlerdi, zoraki olarak... Hatta o giyime bir de şakşaklı tesbih eklerdim. Arabesk dolmuş müziği olarak beynime yerleşmşti. "İsyanım var Tanrya" diye çığrıştıklarında kan beynime sıçrardı.
Türk Dünyasının en büyük üç sanatçısından biri olarak gördüğüm Elnare Abdullayeva ile Bakü'de sohbetteyiz. Neşet Ertaş'ın Gönül Dağı türküsünün yorumu ile Neşet Baba'nın bile önüne geçmişti.
"Elnare Hanım sırada kim var Türkiye'den?" diye sormuştum.
"Ferdi Tayfur'dan "Bu kadeh senin şerefine emmioğlu"yu okumayı düşünüyorum" demişti.
Gönlüm Elnare Hanım'ın arabesk okumasını istemiyordu. Onu bu yoz kültürden korumalıyım diye düşündüm. Kendisinin dini duyarlığının yüksek olduğunu masadaki sohbetimizde anlamıştım.
Oradan girdim ben de:
"Ama Elnare Hanım, insanları'Bu kadeh senin şerefine emmioğlu, doldur, bir daha doldur, bir daha emmioğlu' diyerek günaha itiyorsunuz" dediğimde iki elini de yukarı kaldırarak:
"Yok yok okumam o zaman. Benim aklıma başkasının günahını da üstlenmek gelmedi" demişti.
Zafer benimdi. Elnare Hanımı Ferdi Tayfur'un parçasını okumaktan böylece vazgeçirmiştim.
"Ayrıca arabesk okumanızı istemem" diye eklediğimde Elnare Hanım müzik düzenlemesini yapan yardımcısına dönüp:
"Arabesk ney Asif?" diye sormuştu.
Asif Bey öyle bir arabesk tanımı yapmıştı ki -ne yalan söyleleyim- bir romancı olarak onu kıskanmıştım.
"Arabesk anası, atası belli olmayan müziktir."
Emmioğlu Ferdi, müziğini sevemedim.. Elnare Abdullayeva'nın senin parçanı okumasını ben önledim. Bu tavrım sana değil "Anası, atası belli olmayan" arebeske karşı olmamdan kaynaklanır.; aynı şeyi Müslüm Gürses için de yapardım, Orhan Gencebay için de... Ama size Tanırı'dan rahmet dilemekten geri kalmayacağım. Yanlışlarını Tanrı bağışlasın.
Of offf gamlandım yine!.. Ben Nazlı Öksüz'den Keskin bozlağını dinlemeliyim:
Ötmesin bülbüller solmuştur gülüm
Döküldü çiçeğim kurudu dalım
Kapıyın önünden geçerse salım
Atıver çenberi salın üstüne
Karalar mı giydin alın üstüne
Hangi ressam böyle bir tablo yapabilir ki?.. Cenaze salının üstünde yarin oyalı yazması atılmış ve öylece gidiyor mezara doğru. Ne kadar acı ve ne kadar net bir resim bu...
Acılı arabeski sevenleri dinlesin. Ben bozlak dinlerim gamlandığım zaman.