Siyasette can simidi, can yeleği, paraşüt gibi araçları kullananlar var. Tabii herkes kendi meşrebine göre bir cankurtaran aracı kullanıyor.
Can Simidi-Can Yeleği-Paraşüt
Deniz ve hava araçlarında can yeleği, can simidi, paraşüt denilen insanı suyun üzerinde tutmaya, fazla yara almadan yere inmesine yarayan araçlar bulunur.
Çocuklarını suyla tanıştıranlar, çocukların sudan korkmamaları ve fazla su yutmadan yüzmeyi öğrenmeleri için bellerine can simidi takarlar.
Deniz ve havada can yeleğine, cam simidine ve paraşüte ihtiyaç vardır.
Ama karada hiç lazım değilken böylesi araçlara benzer şeyleri kullananlar var. Siyasette can simidi, can yeleği, paraşüt gibi araçları kullananlar var. Tabii herkes kendi meşrebine göre bir cankurtaran aracı kullanıyor. Yani herkesin can simidi ayrı. Herkes kendi can simidine bir isim takmış. Geçinip gidiyorlar. İşleri yolunda…
Kafanız karışmadan konuya gireyim.
Bir kısım siyaset erbabı sıkıştığı anda hemen can simidine sarılıyor. Onların can simidinin adı türban ve başörtüsü…
Bir kısım siyaset erbabı sıkıştığı zaman hemen can simidine sarılıyor. Onların can simidinin adı laiklik.
Bir kısım siyaset erbabı sıkıştığı zaman hemen can simidine sarılıyor. Onların can simidinin adı vatan, millet, hamaset...
Yanlış anlaşılmasın! Bu bunların hepsi güzel ve önemli kavramlar. Ama adam işini yüzdürürken, vatandaş beceriksizliğini görüyor, liyakat ve çapının olmadığını anlıyor. Yani “Tarzan zor durumda” hali ortaya çıkıyor. Baktı sıkıştı, çaresiz. Hemen meşrebine uygun halktan ortak kabul görecek can simidine sarılıyor.
Şu anda en garantili can simidi türban gibi görünüyor. Onun için en fazla rağbet gören can simidi türban desek yanlış olmaz. Çünkü yüzde yüz garantili...
Bu ara “Bayrak inmez, ezan dinmez”, “vatanı böldürtmeyeceğiz”, “illet”, “zillet” gibi can simitleri de rağbet görmeye başladı.
Öteki can simitleri ise fazla rağbet görmüyor.
Zaten pek bir garantisi ve getirisi de yok...