Her devlet anayasa ve kanunlarını anayasa yazıcıları ve kanun yapıcılarının görüşlerine fikir alanlarına ve yorumlarına bırakmıştır.

Özgürlükler denince bir çoklarımızın aklına “Senin özgürlüğün sınırı benim Özgürlüğümdür bana zarar vermediğin yere kadar özgür olabilirsin”sözü gelir.
Dinler doktrinler ideolojiler özgürlük kavramına farklı anlamlar yüklemiş olsalar 
bile,ortak buluşma noktaları “Başkalarının hakkına tecavüz edilmemesi “gerçeğinde birleşirler.
Her devlet anayasa ve kanunlarını anayasa yazıcıları ve kanun yapıcılarının görüşlerine fikir alanlarına ve yorumlarına bırakmıştır.
Yani devletlerin idare şeklini ifade eden anayasalar ve kanunlar beşeridir çünkü insan fikri kaynaklıdır.
Değişmez ya da tartışılmaz değillerdir.
Buna rağmen ülkemizde bir kesim tarafından Anayasa ve kanunlar kutsalmış gibi dokunulmaz ve değiştirilmezmiş gibi gösterilir ifade edilir.
Bunun sebebi sistemi ellerinde bulunduran sistemin bütün menfaatlerinden faydalananların çok olması kaynaklıdır.
Bu tartışılan akıl,sistemin bütün unsurlarını bu şekilde menfaatlerine göre kendi inanç ve hayat anlayışlarına göre kullanır yaşar ve tartışılmaz yaşatılmasını ister.
Üniversitelerde inançları yada başka sebepten başı kapalı olarak okumak isteyenlere yapılan zulmün ve işkencenin
sebebi bu kafanın ürünüydü.
Bu konudaki ısrarlı “Laiklik “ vurgusu.
faşist zihniyetin kendini haklı çıkarmak için kullandığı argümandı.
Kürtçe konuşan doğu ve güneydoğu Anadolu bölgemizdeki halkımızın bir kesmenin kürtçe konuşmasını engellemek için yapılan baskıların zulümlerin de sebebi buydu.
Alevi Bektaşi kültürünün zararlı olduğunu insanların kafasına yerleştirmeye çalışıp ayrımcılığı zulüm haline getiren  anlayış da buydu.
Dışardan beslenen ve desteklenen emperyal akıl ,ülkede siyasi görüş ve ideolojik farklılıkları yayarak da bilerek planlı bir şekilde düşmanlıkları arttırdı.
Kendi menfaatleri doğrultusunda sorun üreten ürettiği sorunu baskıyla zulümle dayatanlar ülkeyi ayrımlaştırdılar.
Ayrışma üzerinden bölerek ciddi farklılar yaratarak,farklılıkları çatıştırıp düşmanlıkları çoğaltılar.
Böylece ülkeyi daha kolay yöneteceklerini hedeflediler.
Bir dönem çok başarılı oldular.
Eşit şartlarda yaşam hak ve özgürlükler,milli ve manevi değerlere göre bağlı olarak yaşama haklarını savunanları 
Terörist anarşit olarak yaftaladılar.
Kendilerinden olmayan kendileri gibi düşünmeyen herkesi zulme tabi tuttular Dönem dönem
cezaevlerine attılar işkenceler yaptılar.
Keyiflerince yargılayıp ötekileştirdiler.
Kürtlükten”KÜRTCÜLÜĞE ,BÖLÜCÜLÜĞE“geçişimiz böyle oldu.
Hz Ali efendimizden uzak şimdileri yayılmak istenen “ALEVİCİLİĞE”geçişimiz böyle oldu.
Dinimize inançlarımıza,müdahale ettiler.
Kendilerinin istediği şartlarda sınırlarda dinini yaşayan ,müslüman topluluk olması hedeflendi.
Karşı çıkanlara”ŞERİATCI,GERİCİ,SOFTA. diye yakıştırmalar yapıldı.
Emperyal sistemin zehirli çeşmesinden sorgulamadan,araştırmadan,kana kana içmişlerin günümüz Türkiye’sinde aynı emperyal akımın elektriklenmesiyle yaymak istedikleri;
“SİYASAL İSLAM-İSLAMCILIK”zırvaları
İnsanımızı sinsice islamdan uzaklaştırma Projesinin parçasıydı.
Bazıları bu zararlı hapı yuttular.
Demokrasi insan hakları özgürlükler adalet konusunda ülkemizde sürekli tartışmalar yapılır.
Seçimler sürecinde bu tartışmaları daha çok yapar yaşarız.
Fakat bazen bu tartışmalarda ideolojik fanatikliğimiz düşünce eksikliğimiz
Fikri bulanıklığımız bizi doğrulara götürmekten doğruları görmekten uzaklaştırır.
Sistemin bütün baskı ve korumacı duvarlarına karşı kimlerin fikir özgürlüğü yaşan özgürlükleri konusunda faydalı işler yaptığını göremez hakkını veremeyiz.
Sabah akşam yatar kalkar istediğimizi gazetelerde yazar istediğimizi TV lerde söyleriz.
Fakat ülkede” Diktatörce” bir yönetim olduğunu da ifade etmekten geri durmayız
Başörtüsü sorununu birileri çözer unutur 
görmeyiz.
Kürtçe konuşmak yasak diyenlere inat gazetelerin televizyonların kürtçe yayın yapması için çalışır kanunlar çıkarırsınız 
Geçmiş çabuk unutulur siz de taktir edilmezsiniz.
Alevilik kültür,İnancını devlet olarak tanır her türlü yardım ve yaşatılması konusunda çaba gösterirsiniz bakanlıkta temsil görevi verirsiniz fakat bu görülmez.
Yeterli bulunmaz.
Gösterilerinin bazıları, ölümle sonuçlanmış hatırası olan
1 Mayıs olaylarının hatırasını resmi statüye almak adına 1 Mayıs resmi tatil günü işçi bayramı ilan edersiniz kimse bu gerçeği hatırlamaz.
Ayrımcılık ayrımlaşma kutuplaşma farklılık üzerinden kavga ideolojik körlük neredeyse bizi kör etmiş.
Ayrımcılığın daniskasını yapanlar ayrımcılık var diye bağırır dururlar.
Sevgisi büyük kalpli vicdanlı güzel gören gözlerimiz çok olsun dileğiyle
Emekçilerin :
1 Mayıs gününü kutluyorum.