Darbeler, muhtıralar, çeteler.... Rahat yüzü görmek yok mu ? Bıktık. Usandık. Midemiz kaldırmıyor artık. Civcivlerin kaç günde yumurtadan çıktıklarını bilmeyen çocuklarla anayasa, hukuk, mafya, çete, insan hakları konuşuyoruz. Çay, çorba içerken başka şey konuşalım artık. Hangi ev, hangi şehir, hangi kasaba, hangi köy olsunu konuşalım. Hangi araba, hangi gömlek, hangi kedi, hangi köpek olsunu konuşalım. Hasan amcanın karpuzunu, İdris’in fındığını, Mahmut’un fıstığını, Abuzer’in bademini konuşalım. Vakkas’ın üzümünü, Bedir’in mercimeğini, Ramazan’ın nohudunu, Molla’nın tütününü konuşalım. Kapımızda Korona aşısı için kuyruğa girmiş ülkelere vaktinde yetiştirmenin çarelerini konuşalım. Pilav mı makarna mı değil, pirzola mı, patlıcanlı mı konuşalım. Patates mi bulgur mu değil, levrek mi çupra mı konuşalım. Darbeler, muhtıralar, çeteler… Sıktı artık. Gerçekten sıktı. Gerçekten çekilmiyor. Araba fiyatları ne oldu? Şeker kaç lira? Domates, patlıcan, biber fiyatları düştü mü? Pazar bu hafta nasıl? Fiyatlar makul mü? Maaş zammı ne olacak? Kredi borçlarına af gelecek mi? Bu ay su faturam ne kadar? Doğalgaz ne kadar? Stres, stres, stres… Şeker hastası olduk ülkecek. Depresyon seansları düzenliyoruz kendi aramızda.

Dinde anlaşamıyoruz. Tarihte anlaşamıyoruz. Sırada ne var bilmiyoruz. Belki Türklük, belki Kürtlük, belki Alevi, Sünni… Ne oluyoruz Allah aşkına? Ayrıcalıksa marifetimiz, ayıpsa suçumuz değil. Yaşım altmış, rahat yüzü görmedi bu ülke. Rahat uyanamadık sabahlara. Lahana satılacak mı kabusuyla uyandık her sabah. Portakal ne olacak, sormaya korktuk. Rahat uyumak, rahat uyanmak istiyoruz artık. Dilimiz, dinimiz, partimiz için sokak değiştirmeyelim. Surat asmayalım. Yarın öleceğimizi unutmuş, hiç ölmeyecekmişiz gibi davranıyoruz. Kurallar değişmedi. Kader değişmeyecek. İnsan olmanın ötesine geçemeyiz. Kanatlanıp başka başka yıldızlara da uçsak, önce insan… Sadece insan… Hep insan…