Duygusal magmanızı ateşiyle yakıp tutuşturarak-kavurur ve külünü de berrak dumanına bindirip dilinize dolayarak nazarınıza savurup sunarak-Sizi de ısıtıverir..

BİR SANCI GİBİ?

Geçip/Görmezsin elbet!
-Durmazsın elbet,
-Sormazsın elbet,
-Sarmazsın elbet..

Çünkü!
-Ne ben artık o eski-Benim,
-Ne sen artık o eski-Sensin..

Görüp/Bakmazsın elbet!
-Takmazsın elbet,
-Akmazsın elbet,
-Sokulmazsın elbet..

Çünkü!
-Ne aşkımız artık o eski-Aşk,
-Ne meşkimiz artık o eski-Meşk..

Bakıp/Okumazsın elbet!
Yutkunmazsın elbet,
Dokunmazsın elbet,
Okunmazsın elbet..

Çünkü!
-Ne hasretimiz artık o eski-Hasret,
-Ne vuslatımız artık o eski-Vuslat..

Okuyup/Ağlamazsın elbet!

-Dağlanmazsın elbet,

-Çağlanmazsın elbet,

-Bağlanmazsın elbet..

Çünkü!
-Ne resmim artık o eski-Resmin,

-Ne resmin artık o eski-resmin..
Heyhat!
Tükendi bitti işte;”BİR SANCI GİBİ” çekip gitti-Bizden;
-Bir acı gibi,
-Bir kamçı gibi,
-Bir yabancı gibi..
Hatırası kaldı-Bizde..                                                                                                                    Söyle!-Şimdi mutlu musun;Ey Sevgili..?!
(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-14 Ağustos 2020/Datça)

 

ŞİİR?
Zemheri rüzgârının sessiz/pervasız-tasasız esen kuru ayazına mecbur-u müptela olarak biteviye-üşüyen titrek güneşine benzer-Şiir..Birden bakarsınız ki na'mütenahi ve göz kamaştırıcı sıcacık parlak siluetiyle beraber-beklenmedik bir anda elan içinize doğuvermiş;Kendi hane-i pür melâlinde dil/hun-u hezzar hüznüyle-Maşukuna Vuslatı bekleyen aşık misali-Gönül evinizi sarıp kuşatarak-Duygusal magmanızı ateşiyle yakıp tutuşturarak-kavurur ve külünü de berrak dumanına bindirip dilinize dolayarak nazarınıza savurup sunarak-Sizi de ısıtıverir..


Şüphesiz ki!
Sadece Kış zemherisinin deli/dolu ayazında değil elbet,Yaz'ın temmuz çilesinde de,Güz'ün hazani gazelinde de Ve de Baharın görkemiyle mahlukatı sermest-ı derdest eden renk/ahenk meltemsi ilhamıyla da doğarak sükut-u iskan seçer-Aşk-u şevke mecbur-u muhtaç-bi' perva yüreğinizi ve yani;Dört mevsim,yedi iklim resim-resim her resim de birbirinden farklı ve yakıp kavurmaya amade nar-ı alevinin korlaşmış pür mücessem büyülü köz’üyle beraber ansızın gelerek gönül hanenizin en makbul ve en mutena köşesine sessizce, keyfince  ve elbet hiç beklenmedik bir misafir gibi/pervasızca oturuverir..
Artık!
Kiminin haddine-Karşı durmak;Durulmaz elbet..

Evet!
Şiir,işte böyle bir şey;Her şeyden ayrı,her şeyle ilgili ve her şeyden sessiz,tasasız ve pervasız..
Herkese!
Şiir tadında-Şiirsel bir hayat diliyorum..
Çünkü!
“Hayat insanın;Şiir de hayatın renk ve ahengidir..”

HÂSILA?
Herkes kendi ömrünü-yaşar da "AKLI" kadar;
Lâkin nasıl bir yaşam "VUSLATSIZ" neye yarar?
Hasret "FÂSILASINA" gebe kalmışsa YAŞAM;
Hicran "HÂSILASI" da eklenmez mi her AKŞAM?

NEDEN??

Neden gözlerim yaşlı, kirpiklerim buğulu;

Bilemedim Ana’yı ve Baba’yı, Oğul’u,

Hayat öyle zehir ki-hem de nasıl ağulu,

Gözlerim dolu-dolu..

Bir taraf Ölüm/Kalım-Bir tarafta dans-Müzik,

Gam Ve neşe yan-yana,kimi canından bezik,

Bu insan kitlesinin NEDEN suratı asık,

Yüreğim ezik-ezik..

Taşıyoruz durmadan yükünü yalpa-yalpa;

Bu Alem’in Hikmeti ne para ne de arpa,

Arasına girmişiz-eziliyoruz çark’a,

Bedenim parça-parça..

Bir imtihan sırrı bu, kimse bilmez ki nasıl;

Şer Ve İbret iç/içe-Var kuvvetinle asıl,

Ben doğuştan dertliyim-Dümenim yok velhasıl;

Çileler fasıl/fasıl..

“HER BİR ŞEY’DE AŞİKAR-HER BAKAN GÖRÜR ELBET;

HAK İLE HAKİKATİN HER CİLVESİ MÜEBBET,

İNSANA NUR İLE KİR (Taşır) RAHMET’LE ZAHMET;

İBRET İÇİN HALK OLMUŞ HER ŞEY’DEN İLELEBET..”

Daha ne kadar sürer; Orası hiç bilinmez;

Hayatın çilesiyle “Halil” yoğruldum demez,

Biz yaşıyoruz ama, yaşayan ölüleriz,

Yaşantım bir giz-bir giz.

(İHB-01.Mayıs.1972-Erzurum).

 SAĞ’DAN/SOL’DAN HİKAYELER?
Diyor ki!
-Sağ (elle) “tut!”,lakin sağ (elle) “ye!”;
-Sağ (ayakla) “gir!”,lakin sol (ayakla) “çık!”;
Sağ (tarafa) “yat!”,lakin Sol (tarafa) “yatma!” ki “KALBİN” (rahat) etsin!..
Eyvallah..

Acaba/Neden?
-Nedenini "GÜNAH'A" yüklüyor;Günaha giriyor..
Çünkü!
Bedenin birer(asimetrik)parçası olarak:
-Sağ elbet,(Sağlığı,esenliği,zindeliği),canlılığı "DİRİLİĞİ" yani;Güç,kuvvet ve kudreti ifade eder,
-Sol ise,(solmayı/solgunluğu,zayıflığı),durgunluğu "ÖLGÜNLÜĞÜ" yani-zımnen,elbet kinayen/Mecazen;Güçsüzlüğü, tembelliği  yani (atalet ve akameti)ifade eder..
Bu nedenle!
Bunun günahla/sevapla değil,belki  yapılacak bedensel faaliyetlerin üreteceği(Katma değer) hâsılasına dair;Elde edilebilecek(Şahsi/Sosyal) fayda ve yarar eksenli (olumlu /olumsuz) bir anlamı olabilir..
Yani!
Bunun doğrudan "GUNAH VE SEVAPLA" bir ilgi ve alakası yok ama,güç ve güçsüzlüğüne bağlı olarak-belki;Bedenin yapacağı iş ve işlevlerine dolaylı bir etkinliği/katkısı ya da etkinsizliği ve de az katkısı söz konusu..
Ve yani!
Eğer böyle olmasaydı,Yüce ALLAH'IN iman ve itikat bakımından "SAĞLAKLARLA" eşit birer kul şeklinde yarattığı bütün "SOLAKLARIN" ceman/peşinen;Birer "GÜNAHKAR" kullar olarak yaratılmış olması gerekirdi,ki bunun da-Elbette;Ne yüce ALLAH'IN kadim ve kati “Yaratılış Ve İmtihan Sırrına" ne "ADİL-İ MUTLAK HAKİM" sıfatına ne de Onun RABLİĞİNİN (sevgi şefkat himmet,rahmet ve merhametine)asla yaraşırdı..


Demem o ki!
Gelin İnsanların "SAĞİYLA SOLUYLA" oynamak yerine-Hep beraber el/ele de vererek; Onların ahlak ve amelini yeniden inşa, imar ve ihya etmeye çalışalım Ve de nefsimizin dile doladığı gaflet,dalalet günahını bedenin sağına ve soluna yüklemekten vazgeçelim..
Hani!
Din de zaten,insanların 'SAĞINA/SOLUNA" değil de,Onların "AHLAK VE AMELİNİN" sağlıklı olup olmadığına bakar;Ve elbet bakacak-Diyorum .
Her neyse!
Olmaz mı/Tamam mı; Güzel HOCAM?
SON/SÖZ;
Bilmem ki!
Acaba, Aklımızla Ruhumuz ve nefsimizle Bedenimizin ağır/aksak yükünü çeken şu göz nuru "KALBİMİZ' neden SOL'DA; Acaba peşinen “GÜNAHKAR” olduğumuz için olabilir mi?
Neyse!
SÖZ SİZDE..

Sevgilerimle.