Ana sütü gibi tertemiz Türkçe sözcüklerimiz vardı. Onlara nasıl kıydılar?.. Yerlerine neleri getirdiler?..

1. Bakanlar kurulu. Tam 50 yıldır kullanıyorduk; şimdi attık çöpe ve Fransızca "cabin"i getirdik. Kabin küçücük oda demek. "Sağlık kabini"gibi yani... "Kabine toplandı"... Neee?.. Küçük odalar mı toplandı?..

Yerin dibine batsın sizin yerli ve milli söyleminiz.

2. Tanıtma, tanıtım: Ne güzel Türkçe sözcüklerdi bunlar. "Turizm ve Tanıtma Bakanlığı", "Türk Tanıtma Fonu" olarak devlete de yerleşmişti. Gavurca hayranı sahte yerli, sahte milliciler bunu da çöpe atıp "lansman" kullanmaya başladılar.

Lansmanınız da başınızda parçalansın.

3. Tıka basa, tıklım tıklım: Açıklamaya gerek yok, tarladaki çiftçi de anlar, dağdaki çoban da... Bunları kullanmak varken Farsça "lebalep" sürdüler önümüze... "Leb" dudak demek, "lebalep" dudak dudağa... Herkesin önünde dudak dudağa öpüşmek kadar çirkin, kaba bir sözcük.

Lebinizi arı soksun!..

Tamam bunları kullanın da "yerli ve milliyiz" demeyin ama.

Yozluk böyle bir şey işte.