Bir dönem belediye başkanı olan Necip Büyükaslan, kameralar karşısına geçti, “Adıyaman’ın 150 yıl ileriye yönelik su sorununu kökten çözdük” dedi. Yetmedi,
ADIYAMAN BOKUNDA BOĞULUYOR
Akçal Abdurrahman yazdı...
Adıyaman’ı bok götürüyor. Adıyamanlılar bokunda boğuluyor. Su meselesinde durum başlı başına kara mizah.
Bir dönem belediye başkanı olan Necip Büyükaslan, kameralar karşısına geçti, “Adıyaman’ın 150 yıl ileriye yönelik su sorununu kökten çözdük” dedi. Yetmedi, bu iddianın kanıtı olarak bize boru fotoğrafları gösterdi. Adeta “İşte geleceğin suyu bu borulardan akacak” dercesine.
Sonra göreve gelen Hüsrev Kutlu, çıtayı biraz düşürdü ama iddiada geri kalmadı: “Adıyaman’ın 50 yıl boyunca su sorunu olmayacak.” Yine pozlar, yine borular… Eski valilik önünde, sanki bir mühendislik mucizesi keşfedilmiş gibi gülümseyen yüzler… Borular sağlamdı, vaatler cilalıydı; ama musluklar yine bildiğiniz gibi.
Derken 6 Şubat depremi vurdu. Şehri yıktı, hayatı alt üst etti. Hepimiz bunun farkındayız. Ama depremden bu yana 2,5 yıl geçti. Bu sürede yollar yapıldı, binalar yükseldi, seçimler oldu… Ama musluklardan hâlâ düzenli su akmadı.
31 Mart’ta göreve gelen Av. Abdurrahman Tutdere geçtiğimiz günlerde kameraların karşısına geçti: “Şu tarihte, şu saatte su akacak. İlk etapta biraz bulanık olabilir, berraklaşana kadar içmeyin.” Vatandaş inandı, saat tuttu, bekledi. Üç gün, üç buçuk gün geçti… Ne musluklar açıldı ne de yüzler güldü.
Burada kendi payıma bir parantez açmam lazım. Tutdere, belediye başkanlığı sırasında geçtiğimiz aylarda gözaltına alındığında, açıkça şunu söyledim: “Ne olursa olsun, suçlamalara inanmıyorum. Yanında bir tek kişi kalsa o kişi ben olurum. Ona güveniyorum.” Bu bireysel bir güvenin sonucuydu. Hâlâ da Tutdere’nin iyi niyetine, çalışkanlığına, Adıyaman için bir şeyler yapma isteğine inanıyorum.
Ama aynı şeyi ekibi için söyleyemem. Özellikle bu su meselesinde, otuz yıldır sorunu çözemeyen bu kadro için zerre kadar inancım yok. Tutdere’nin yapması gereken iki şey var:
• Bu ekibi komple değiştirmek.
• İşini iyi yapanları tespit edip gerisini görevden almak.
İkisini de yapmıyorsa, bu işin başında durmak istemediği anlamına gelir.
Kim Yaptı Kavgası, Suyu Akıtmıyor
Su hâlâ çözülmemişken, ayrı bir komedi yaşanıyor: “Emlak Konut mu yaptı, belediye mi yaptı?” Vatandaş susuzluktan kırılırken, memleketin her yanı dökülürken, bizimkiler “Kim daha çok çalıştı, kim suyu akıttı?” tartışmasında. Kardeşim, su akmıyor! Neyin kavgasını yapıyorsunuz? İkiniz de beceriksizsiniz.
Adıyaman halkı 30 yıldır aynı filmi izliyor. Her dönem yeni bir “sonsuz çözüm” vaadi, yeni boru fotoğrafları, yeni pozlar… Ve sonra yeniden bidon, damacana, tanker kuyruğu. Musluklardan su akmasa da koltuklardan kalkmayanların keyfi maşallah çağlayan gibi.
Belki de sorun borularda değil; sorun, boruların başında. Çünkü suyu kesince musluk bozulur; ama liyakati kesince, bütün şehir çürür. Su vaadi veriyorsan önce o süreyi namusuyla geçirirsin. Geçiremiyorsan, musluktan su akmadığı her dakikada o koltuktan biri kalkar. Kalkmıyorsa, sorun su değil; sorun, suyun başında.
Adıyamanlılara Uyarı
Lütfen çimlere basmayınız. Umumi tuvaletler kapalı; çünkü su yok, kapısına kilit vurulmuş durumda. Sonuç? Vatandaş, bulduğu her çim alanı, ağaç dibi ve kuytu köşeyi açık hava tuvaletine çevirmiş. Adıyaman’da artık “yeşil alan” tabiri, sadece peyzaj değil, potansiyel mayın tarlası anlamına geliyor.
Ayağınızla yapacağınız tek bir yanlış hamle, sabah çorbasından akşam yemeğine kadar hayatınızı zehir edebilir. Boka basmayın. Üstünüz başınız bok olmasın. Zaten memleket boka batmış durumda; bari siz batmayın..
Unutmayın: Bu şehirde suyun akmadığı her gün, bok akar. Ve bu akışın yönünü değiştirecek tek şey… Musluktan suyun akmasıdır.