Siyasetçiler istedikleri kadar başörtüsünü anayasaya sokmaya çalışsınlar devletin, toplumun dayattığı dini kurallar düğün salonu pistlerinde buharlaşıyor.

Diyanetin fetva kurulu üyesi bir ilahiyatçı bir düğüne gider ve şunları yazar:

"Düğün sahipleri tanıdığım dostlar. Yıllar önce çocuklarını camide Kuran okutarak evlendirmişlerdi. Bu katıldığım düğün torunlarınındı.. Otuz yıl sonra neler değişmişti neler?.. Düğün değil et pazarı sanki. Başörtülü annelerin omuzdan aşağısı yarı saydam elbiseler içinde oldukça kışkırtıcı. Başörtülü kızların gerdan kırma, kalça sallamaları, mezdeke oyunlarına bakmak bile büyük günah. o Yüzden düğünden erken çıktım"

Bu ilahiyatçı hocamız otuz yıldaki sosyal değişmeyi çarpıcı şekilde özetlemiş. Düğün salonları dindar ailelerin özgürlük salonlarına dönüştü artık. Oyun alanına çıktığında erkekler hanımlarını, anneler kızlarını kontrol edemiyor. Herkes ayların biriktirdiği kurdunu öyle bir döküyor ki din rafa kalkıyor, modernizmin giyimi, müziği, dansları her şeye egemen oluyor. Hatta başı açık kadınlar ve kızlar mezdeke oynamaya kapalılar kadar istekli ve hırslı değil.

Siyasetçiler istedikleri kadar başörtüsünü anayasaya sokmaya çalışsınlar devletin, toplumun dayattığı dini kurallar düğün salonu pistlerinde buharlaşıyor.

İran ;İslam Cumhuriyetinden gelen kızlar, kadınlar daha uçak havada iken çarşaflarını, başörtülerini çıkarıp mini eteklerini, şortlarını giyerken videosunu çekip sosyal medyada paylaşmışlar.

Türkiye'de yobazlık arttıkça modernist davranışlar da yükseliyor. Yüzyıllardan beri hep böyle olmuştur çünkü her akım zıddını çağırır. Bu sosyoloji kanunu gezegenimizin her yerinde yürürlüktedir.

Alper Aksoy