Bizde Ya sağcıydın ya solcu. Arada bir yerde durmak tehlikeliydi; iki tarafın da hışmına uğrardınız. Elbette samimi ciddi ve bilinçli olanlar çoğunluktaydı.

Bizim kuşak bilir. Yetmişlerde liseli olanlar... Ya sağcıydın ya solcu. Arada bir yerde durmak tehlikeliydi; iki tarafın da hışmına uğrardınız. Elbette samimi, ciddi ve bilinçli olanlar çoğunluktaydı, ama korkudan saf tutanlar da az değildi.

Şimdi Hasan Taşar İmam Hatip Ortaokulu olan yer, o zaman Endüstri Meslek Lisesiydi. Hangi taraf erken gelse diğer tarafı okula sokmazdı. Duvarlardan atlayıp içeri girenleri de yakaladıkları yerde döverlerdi. Zaten uzun sürmedi, askerler nöbet tutmaya başladı. Birkaç ay sonra da darbe oldu.

Sütliman oldu ortalık. Bıçakla kesilir gibi düzeldi her şey. O, mahallelerde hortlak gibi türeyen ve hiçbirimizin tanımadığı tuhaf yüzler birden kayboldular. Partiler ve dernekler kapatıldı, sert, keskin, acımasız bir süreç başladı. Sokaklar, kahveler, okullar rahatlamış, ancak düşünmek, konuşmak ve okumak, anlamak darbe yemişti. Darbe denmesi bu yüzden. Dipçikle hal ediliyor her şey.

Balyoz yemişti hayat. Felç olmuştu. Evden işe, işten eve... Evden okula, okuldan eve... Çekirdek çıtlıyor, maç seyrediyorduk. Ferdi Tayfur dinliyor, bulmaca çözüyorduk. Arada bir sanat müziği ve İzzet Altınmeşe dinliyorduk. Sıkılınca Seyyal Taner ve Ajda Pekkan giriyordu araya. Daha olmadı, Sezen Aksu, Nükhet Duru, Barış Mançolar sahne alıyordu.

Çok sürmedi, protest müzik icad oldu. Davudi sesler şaha kaldırdı gençliği. Yok satıyordu Ahmet Kaya. Tavernayla bastırmaya çalıştılar ancak sökmedi. Aldı gitti başını Ahmet. Zıpkın yemişti kelimeler. Prangalıydı sözler. Baş aşağıydı dünya. Ahmet, can vermişti notalara. Nefes aldırmıştı hayata. Hasan Hüseyin’in dizelerinde dediği gibi, yaprak döküyordu bir yanımız, bir yanımız bahar bahçeydi.

Biz, bahar bahçe tarafıyla ilgiliydik daha çok. Yaprak dökümü sürüyordu.

Yaprak dökümü devam ediyor.

Müthiş vurgun yemiş fikirler, notalar, kitaplar.

Bütün kotlar silinmiş, bütün renkler birbirine girmiş.

Saflar bozulmuş, kıbleler değişmiş. Serbest piyasa, borsa, döviz, faiz, sermaye...

Toplu konutlar, toplu sözleşmeler, toplu başvurular...

Toplu yürüyor, toplu konuşuyoruz. Çatlak sese yer yok hayatta.

Yanlış notaya basanlar afaroz ediliyor.

Tek ses, tek yürek her şey.

Allah’tan iyi biliyor, Allah’tan iyi tanıyoruz hayatı ve insanı.

O farklı yaratmış olabilir, ama biz imana getirecek, biz hizaya sokacağız.

Bizim görevimiz düzeni kurmak.