şeytanın kalbimize, gönlümüze vesveseler vermesinden;  Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim olan Allah'a sığınarak başlarım.

 Aziz ve Değerli Mümin Kardeşlerim.
          Kur'an'ı okuyup, anlamaya ve anladıklarımızla yaşarken, şeytanın kalbimize, gönlümüze vesveseler vermesinden;  Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim olan Allah'a sığınarak başlarım.
           Geçen Cumartesi günü Kur'an'ın hem kelamını, hem Manasını hıfz eden emekli tefsir profesörü bir hocamızın bir saat süren konferansından anlayıp, Empati yaparak kendi amellerimi geçirmeme vesile olan hususları sizlerin istifadelerine sunarken, pazar günü yapılacak seçimlerin Türk İslam alemi için akıllarımızı ve gönüllerimizi kullanarak geçmişten ve yaşadıklarımızdan ibret alarak hakkımızda hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimin bizlere nasip eylemesini diliyorum.            
          Her işimize başlarken mutlaka getirmemiz gereken Besmele; Rahmetiyle varlıkları yaratan ve Rahmetiyle yaratmış olduğu bütün varlıkları yaşatan kudret anlamına gelmektedir. Bizler besmele çekmekle Allah'ın bu rahmet sıfatına inandığımızı belirtir, onu kabul eder ve dünya hayatında o mübarek kelimeyi kullanarak hayatımıza uygulayacağımızı söylemiş oluruz. Her işimize bu kelam ile başlamak, bu işi bitirmek anlamına gelmez. Kalan ömrümüzü daha şuurlu bir şekilde karalı  olarak   zihinlerimizi yormalıyız.
          Kur'an yüzlerce ayetleriyle bunu ifade eder ve " akletmez misiniz, ne kadar az düşünüyorsunuz, düşünüp ibret almaz mısınız." sorularını tekrar tekrar bize sorar ve hatırlatır. Böylece, bizim yüce Allah'tan dualar ederek isteyip beklediğimiz birçok şeyi, aslında Allah'ın bizden o amelleri işleyerek beklediğini anlamalıyız. O ki akıl vermiş, sağlık vermiş, yaptığımız dualara bir bakınız. Aslında bizim ondan istediklerimizi Allah bizden istiyor. Ama düşünüyor ve bunu anlayabiliyor muyuz? Bir Allah dostu der ki, "Allahtan istediklerimizi düşününce utanıyorum. Sanki vermemiş de, usanmadan tekrar tekrar yalvararak istiyoruz. Halbuki bizleri yaratılanların en şereflisi olarak var etmiş ve güzel bir hayatı bizlere vermiş. Akıl, vicdan, muhasebe, bilgi, görgü her şeyi vermiş. Ve bunun ardından, yanlış ve doğruyu ayırt edecek temyiz kabiliyeti ve irade vermiş. Bu güzel vasıfları tefekkür ederek, hayatımızı Kur'an'ın emirleri ve Resulümüzün sünneti ile yeniden kurmalıyız.
         Yaratanın varlığa koyduğu düzenin, nizamın adı İslamdır. İnsanı iç ve dış tüm kötülüklerden temizleyen, arındıran İslam dinidir. Şu an insanların önemli bir kısmı sanki devamlı uykudadırlar, yeme, içme, gezme, eğlence peşinde bir şekilde biyolojik bir hayat sürüyorlar. Aslında öyle bir hayat yaşamalıyız ki, selamet ve barış yurdu olan cennete, Darüs-selam denilen  ahirete ulaşır. Çünkü orada her şeyin en güzeli var. Yokluk yoktur, yoksul olmak, hasta olmak, başkasının yahut insanın kendisini değersiz hissetmesi, acı, dert, tasa ve hüzün yok. Sıhhat ve selamet var. Güven var. Barış var. Şu hayatımıza bir bakınız.Bu güzelliklere ne kadar ihtiyaç duyuyoruz, öyle değil mi? İftira var, gıybet var. Ayrımcılık var. Bozgunculuk var. Kardeşi kardeşe kırdırma, fitnecilik var. Yolsuzluk var, rüşvet var, kısacası her şey var, olumsuzluklar anlamında var oğlu var..
          Ali İmran suresinin 83. Ayetinden anladıklarımızı tefekkür edelim; "Göklerde ve yerde ne varsa hepsini yaratan, nizamını Kuran tek hakiki ilah Allah'tır. Sonunda her insan onun huzuruna getirilir. Allah'ın davetine, dinine uyup uymadığına bakılır ve hesaba çekilir. Bu gerçekler ona bildirildiği halde insan başka bir din ve nizam arar mı?"
          İbrahim suresi 25. Ayetinde= ’’Allah güzel ve doğru sözü, kökü yerin derinlerinde, dalları göğe yükselen ağaca benzetir. Bu ağaç Rabbinin izniyle meyvesini bütün meyvelerini insanlara karşılıksız olarak verir. Allah, insanların, düşünüp, doğru olanı kavramalarını ve başkalarını da bu hidayet yoluna daveti sağlamaları için misaller vererek anlatır. O bize bu dünya hayatında iyilikleri helal, kötülükleri haram kılmıştır.
Kur'an'ın birçok ayetinde, "niçin öyle yapamayacağınız şeyleri söyleyip söyleyip duruyorsunuz." ifadesi var. Bu bile bizim konuşma ve davranışlarımız adına ne mühim bir uyarıdır.
         "Ey müşrikler. Görmüyor musunuz? Yaratanın nizamında, onun var ettiği güneşi, ayı, yıldızları, dağları, taşları ve bütün canlı cansız kâinatı O'na tabi olup salat ve secde ediyor. Yaratılmış olan her şey ve zerre görevini en muhteşem bir şekilde, eksiksiz yapıyor. Sadece insanlar, müşrikler ve münafıklar olarak görevlerini yapmıyorlar. İnsanların çok azı görevini layıkıyla yapıyor."
        Nur suresi 41 ve 42. Ayetlerde yüce Allah şöyle buyuruyor= "Karanlıkları yararak uçan kuşlar var ya. Onlara varana kadar, göklerde ve yerde olan her şeyin Allah'ın ilmi, kudreti, eseri ve sanatı olduğunu görüp de, Allah'ın yüceliğini düşünmez misiniz? Onların hepsi yaratılış gayesine uygun, Allah'ın kurduğu nizam ve yasalara tabi olarak görevlerini yerine getirirler. Ey Allah'ı layıkıyla kavramak istemeyenler. Size ne oluyor da, davet edildiğiniz İslami hayatı yaşamaktan kaçınıyorsunuz. Allah tüm yaptıklarınızı bilmektedir. Göklerin, yerin ve arasında olanların  hakimiyeti ancak Allah'a aittir. Onların yaratanı ve düzeninin, nizamın kurucusu Allah'tır.
  Bir hadis şerifinde, peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır : "Muhakkak ki ameller niyetlere göre değerlendirilir."
 Öyleyse niyetlerimizi Allah'a gerçek kul, O’nun Habibine hayırlı ümmet olarak niyet edelim ve hayatımızın geri kalan kısmında ihlaslı gerçek müminler olma yolunda gayret gösterelim.
Allah'a emanet olun.
Selam ve dualarım ile.