Tasavvuf konusunda konuşabilmek, ilgi olabilmek için bilgi sahibi olmak gerekir. Bu konuda kültürel derinliğim yoktu.

Vefatının 15 yılında rahmetle minnetle şükranlar özlemle anıyoruz!...

Üçüncü Bin Yılın Başında Adıyaman’da Bir Filozof, Kazım Yardımcı

May 20, 2013

Değerli dostlar!

Kazım Yardımcı her kitabını bana imzalayıp hediye ettiğinde altını çizip onunla bir nevi ders yaptık, gerek web sahifesinde,gerek şahsi sohbetlerinde, gerekse kitaplarındaki siyasi tarihi konuların altını çizmişim

 Tasavvuf konusunda konuşabilmek, ilgi olabilmek için bilgi sahibi olmak gerekir. Bu konuda kültürel derinliğim yoktu. Bildiğim Osmanlı ve Selçuklulardaki bir mektep durumunda olan tasavuf ekoller, dergahlar ve taşkilatlar idi. Kazım Yardımcı konusunda ilgimi çeken şuydu: toplum anlayışını hem yazıyor ve hem de yaşıyordu.Adıyaman gibi o zamanlar kendini üste görenlere inat aristokrat bir aileye mensup olmasına rağmen mekan olarak tuttuğu çay ocağı fakir fukara garib guraba denilen insanların takıldığı yerdi. Ondaki insan anlayışını insana bakışını bilmeyenler, bu konudaki görüşlerini okuyamayanlar, onun yaşam şeklini anlayamazdı. Onunla ilgili hatıralarım bu aziz insana karşı tarih önünde ödenmesi gerekli olan borçtur.Bu borcun bir fani olarak benimle mezara girmesini istemedim.

Üçüncü Bin Yılın Başında Adıyaman’da Bir Filozof, Kazım Yardımcı.

Anahtar Yayınları Nisan 2013 Ankara Bilal Sürgeç

Onunla ilgili bu çalışmayı tarihçi sorumluluğu olarak görüyorum. Hayatta iken çevresinden çok eleştiri alan bu insanla ilgili yaptığım bu çalışmanın okunmadan eleştirilip tenkit edilmemesini okunduktan sonrada mutlaka tenkit ve eleştiriye tabi tutulmasını arz ederim….

Kazım Yardımcı, Adıyaman’da apayrı bir dünyanın insanıydı. Yaşadığı dönemde misyonu da mesajı da pek anlaşılmadı. Kendisini anlamaya çalışıyordum ancak çok sayıda itirazlarım oluyordu.

Nevi şahsına münhasırdı. Koca şehirde kimse ona benzemezdi. O da kimseye benzemezdi. Bunun da ispatı onun anlayışını sürdürecek birinin bugün Adıyaman’da çıkmamış olmasıdır.

70 yaşında olmasına rağmen müthiş okuyan biriydi. Okuyan insan, deşarj olmak ister, Kazım Yardımcı işte öyle bir haleti ruhiye içindeydi. Bildiklerini sürekli anlatmak isterdi. Dinleyen çoğu kişi de anlamazdı. Çünkü dinleyip anlamak için birikim gerekirdi.

Bir gün bana “ hangi romanları okudun?” diye sordu. Okuduklarımı saydım. Bunlar arasında Tolstoy ve Dostyeviski de vardı. O bana “Tolstoy da coşku var ancak Dostoyevski öyle değil yaşadığı ruhi bunalımlar romanına aksetmiş.”dedi

Zamanını çoğunu Sümer Meydanında ( o zaman Türk Ticaret Bankası şimdi Anadolu Finans Katılım Bankasının arkasında ) bir çay ocağında iş bekleyen gündelikçi işçiler, davul, zurna, bağlama, cümbüş vs kullanan halk sanatçılarının içinde geçirirdi. Bu da çok ilginç bir ortam arz ederdi. Bu halk sanatçılarının yaşlı olan kısmının okuma yazması bile yoktu. Kazım Yardımcı bunların yanında Divan Edebiyatı, Şiir yapıları, roman tahlilleri, Rönesansın doğuşu kilisenin hataları sonunda dinsizliğin Avrupa’da devlete hakim olmasının getirdiği facialardan, dünyanın yaradılış maddesi, atomdan vs.. bahsederdi…..

BİLAL SÜRGEÇ