Acının kapısını çalmadığı kimse yoktu. Film gibi hikâyeler… Dinlerken bile tüylerin diken diken oluyor. Anlatması da dinlemesi de o kadar zor ki...

Dolmuşa bindikten beş dakika sonra benden en az 10 yaş küçük, ama benden on yaş büyük gösteren biri bindi.

Nereden mi biliyorum? Konuşmasından, saygısından, geldiği köy ve yaşadığı şehirdeki arkadaşlarından…

Pencere kenarı koltuk boştu. Oturmadı, ayakta bekledi. İki dakika sonra ben pencere kenarına geçince boşalttığım koltuğa oturdu.

“Niye önce oturmadın?” dedim.

“Sen oturuyordun.”

“Söyleseydin yan koltuğa geçerdim.”

“Rahatsız etmek istemedim.”

Demokrasi Parkı durağında ikimiz de indik.

“Çay içelim mi?” dedim.

“Olur,” dedi.

Kütüphanenin karşısındaki çay ocağına gittik.

Çaylarını söyledik, sohbete başladık. İlk konu ister istemez deprem... Acının kapısını çalmadığı kimse yoktu. Film gibi hikâyeler… Hem de ne hikâyeler… Dinlerken bile tüylerin diken diken oluyor. Anlatması da dinlemesi de o kadar zor ki...

“Annem ölünce babam tek başına yaşadı. Deprem de evi yıkıldı. Komşular enkazdan çıkarmışlar. Biz yetiştiğimizde yaralıydı ve dışarıdaydı. Bir hafta hastanede yattı. Evim hasarlıydı. Tamir ettikten sonra odalardan birini verdim. Şimdi bizimle… Yirmi iki yakınımı kaybettim. Birini bulamadık. Enkazla kaldırıldığını düşünüyoruz. Babam hayattaki en büyük varlığım. Aynı zamanda tek tesellim... Evde kararların hepsini o veriyor. Ona sormadan hiçbir şey yapmıyoruz. Kararı o verince biz ondan çok mutlu oluyoruz. Yemeği bile ona soruyoruz.”

“Adıyaman’dan gitmeyi hiç düşündün mü?”

Adam sorulara o kadar hazırlıklıydı ki saniye beklemeden cevaplıyordu.

“Çok düşündüm. İl dışındaki yakınlarım çıkmamız için çok ısrar ettiler, fakat yapamadım. Gitsek geri gelemeyeceğimizden korktum. Hâlbuki bizi bekleyen yoktu. Beni en çok babam düşündürüyor. ‘ölürsem size külfet olurum. Burada olsak daha kolay,” deyip duruyor. Ölmek hiç bu kadar normalleşmemişti.”

Depremi ben yaşamadım gibi konuşuyorduk. Adam konuştukça yeniden yaşıyordum. Kâbus gibi… Birazdan yer yarılacak, dağlar tutuşacak, fırtınalar kopacak...

Depremde yaşadıklarını babası üzerinden hatırlıyordu.

Babasının, “Gözünüzün önünde öldüğümü görmenizi istemiyordum. Bana yardım edemediğiniz için kendinizi suçlayacaktınız. En çok bu yüzden kurtulmak istiyordum,” sözlerini defalarca söyledi.