Bugün ise gelen misafir, çoğu zaman yük olarak görülüyor. Kapılar hâlâ açılıyor belki, ama gönüller daralmış durumda.
Hoş Geldin’in Bereketi ve Unutulan Bir Güzellik
Eskiden bir kapının zili çaldığında, ev halkı heyecanlanırdı. Gelenin kim olduğu değil, getirdiği bereket konuşulurdu. Bugün ise en çok kaybettiğimiz şey belki de bu: Sıcacık bir “Hoş Geldin.”
“Tanrı misafiri” sözünü hepimiz biliriz. Bu iki kelime, aslında köklü bir medeniyetin ruhunu taşır. Kapıyı çalan ister yol yorgunu bir yabancı olsun, ister mahallenin çocuklarından biri; önemli olan onun kapı eşiğinde karşılanma şekliydi.
Bir fincan çay, bir dilim ekmek, bir yer sofrası… Ama hepsinden önce, gönülden gelen bir “Hoş geldin, şeref verdin.”
Bu küçük kelimede öyle bir anlam gizliydi ki:
Kabuğun içine saklanmış çekirdek gibi, onun içinde kabul, saygı, merhamet ve insana değer verme vardı.
İkramın Ruhu Nereye Kayboldu?
Bugün ise gelen misafir, çoğu zaman yük olarak görülüyor.
Kapılar hâlâ açılıyor belki, ama gönüller daralmış durumda.
Sözlerimiz otomatikleşti, çaylar aceleyle demleniyor, sofraya konan tabaklara bereket değil, telaş sinmiş.
Oysa bir zamanlar büyüklerimiz şöyle derdi:
“Misafir rızkıyla gelir.”
Yani misafirin beraberinde getirdiği, görünmez bir rahmet ve huzur vardı.
Misafire ikram etmek, ev sahibinin lütfu değil; Allah’ın o haneye verdiği bir fırsattı.
Biz ise bu fırsatı, modern hayatın koşuşturması ve bireyselleşmenin soğuk duvarları arasında kaybettik.
Bir Çağrı: Kapıları Değil, Kalpleri Açalım
Gelenin makamı, mevkisi, bize sağlayacağı fayda önemli değil.
Önemli olan, o kişinin bir yol yürüyüp bizim kapımıza gelmiş olması.
Unutmayalım:
-
Misafir, hane için bir sınavdır.
-
Misafir, ev sahibinin gönül genişliğinin ölçüsüdür.
-
Misafir, o eve rahmet ve huzurun vesilesidir.
Bir kapıyı açmak kolaydır;
asıl mesele kalbi açmak.
Ve kalbi açan anahtar, hâlâ cebimizde duruyor:
“Hoş geldin.”
Son Söz
Bu dünya bir misafirhane.
Bir gün hepimiz, hem kapıyı çalan hem kapısını çaldıran olacağız.
Kapı çaldığında, yüzümüzü değil, gönlümüzü açalım.
Çünkü misafir gelince sadece bir insan değil, bereket de gelir.
Ve dilimiz yeniden o güzel sesi hatırlasın:
“Hoş geldiniz, şeref verdiniz.”