Üzerinde rahat bir eşofman, kulaklığında en sevdiğin şarkı. Kapıyı kapattığın anda omuzlarındaki tüm endişe, korku ve telaş bir sis gibi dağılıyor

Huzurlu Bir Günün Devamı

İşte o an geldi…
Sokağa adımını atıyorsun. Üzerinde rahat bir eşofman, kulaklığında en sevdiğin şarkı. Kapıyı kapattığın anda omuzlarındaki tüm endişe, korku ve telaş bir sis gibi dağılıyor. Artık sadece sen ve o an varsın.

Adımların mahallenin sessiz sokaklarında yankılanıyor. Güneşin ilk ışıkları ağaçların arasından süzülüyor. Yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltısı müziğine eşlik ediyor. Karşılaştığın yüzlerde tebessüm var. Sabahın erken saatlerindeki huzur herkesi sarmış. Bir bankta oturan yaşlı bir amca gülümseyerek günaydın diyor, sen de içtenlikle karşılık veriyorsun.

Ne taciz korkusu, ne kaçırılma endişesi zihninde yer buluyor. Çünkü burası, herkesin güvenle var olduğu, saygının temel kural olduğu bir dünya. Kimse seni yargılamıyor, senden bir şey beklemiyor. Sadece varsın. Özgür, rahat ve huzurlu…

Yürüyüşün sonunda ciğerlerin temiz havayla doluyor, bedenin canlanıyor. Eve döndüğünde seni saran şey yalnızca duvarlar değil, güvenin ve huzurun sımsıcak kolları oluyor.

Kahvaltıda boğazına dizilmeyen lokmalar, sabah haberlerinde duyduğun güzel gelişmeler, mutlulukla içtiğin keyif kahvesi… Hepsi güvende olmanın doğal bir hediyesi.

Ve o gün… Attığın her adım, söylediğin her söz, verdiğin her karar, iç huzurunun rehberliğinde oluyor. Yaşamak artık sadece nefes almak değil; keyif almak, deneyimlemek ve var olmanın güzelliğini hissetmek demek.

Korku uzak bir anıya dönüşüyor. Çünkü sen, her sabaha güvenle, mutlulukla ve huzurla uyanmayı seçiyorsun.
O sabah kahvesiyle başlayan huzurlu an, sadece bir gün değil; yeni, özgür ve korkusuz hayatının her günü oluyor.

Ben böyle huzurlu yaşamak istiyorum.

Songül Özer