Güzel insanlar sık hatırlanmalı destek olunmalı. Mehmet Erdem, böyle biriydi, ama ne destek verildi. Ne güç verildi. Ne de yeni kuşağa tanıtıldı.

MEHMET ERDEM

Güzel insanlar sık hatırlanmalı. Sık tanıtılmalı. Güç verilmeli. Destek olunmalı.

Mehmet Erdem, böyle biriydi, ama ne destek verildi. Ne güç verildi. Ne de yeni kuşağa tanıtıldı.

Mehmet Erdem hep yalnızdı.

Arkasından iyiliklerini istediğiniz kadar sayın, hiçbirinden haberi olmayacak.

İyiydi de 5 kez belediye başkanı mı seçtik?

İyiydi de bir sokağa adını mı verdik?

İyiydi de bir parkta ismi mi yazılı?

Ne yaptık?

Hasta yatağında onu ziyaret edip, hatırını mı sorduk?

Hangi konuda vefalı davrandık?

Hangi konuda yanında olduk?

Bolca konuştuk. O da kendi aramızda. Hiçbir platformda, hiçbir dernekte, hiçbir vakıfta konuşmacı olmadı. Hiçbir toplantının onur konuğu olarak çağrılmadı.

Bir tek Adıyaman Üniversitesi rektörü Sn. Prof. Dr. Mehmet Keleş onu hastalığında ziyaret etti diye hatırlıyorum. Başka da hatırlamıyorum.

Mehmet Erdem, 40 yıldır daha iyisi yapılmayan Mimar Sinan Parkının mimarıydı.

Yer tespitini ve kamulaştırmasını o yaptı, açılışı Sn. Şevket Gürsoy'a nasip oldu diye hatırlıyorum.

Mehmet Erdem, belediyeciliğin istihdam üretebileceğini gösteren ilk başkandır.

Mehmet Erdem, Adıyaman sevdasını siyasetin önüne geçiren en önemli politik figürdür.

Altyapıya cesurca para harcayan ilk başkandır.

Siyasetten zengin olmayı aklından dahi geçirmeyen, bununla da gurur duyan dava insanıdır.

Zengin olmayı değil, zengin ölmeyi tercih etti.

Ve gittikçe azalan bir kuşağın son temsilcisiydi.

Onu hep insan tarafıyla sevdik.

Hakkaniyetli, adaletli, sadakatli tarafıyla gurur duyduk. Hatırladık. Unutmadık.

Mehmet Erdem-5

Ortaokul ikinci sınıftaydım. O da müdür yardımcımızdı , aynı zamanda matematik derslerine giriyordu. Derse deniz süngeriyle girerdi. Sünger daima ıslak durduğu için tahtayı silerken toz olmazdı. Yusuf Günay, kompozisyon dersimize dışarıdan giriyordu. Bir dersinde şimdi hatırlayamadığım bir konuda kompozisyon yazmamızı istedi. Sıra arkadaşım çevik bir hareketle kurşun kalemimi kapınca ben de tükenmez kalemle kompozisyonu yazmak zorunda kalmıştım. Yufus Günay, kompozisyonun içeriğiyle ilgilenmek yerine, tükenmez kalemle yazılmasına kafayı takınca benim de haddimi aşarak karşı gelmeme kızdı, beni sınıftan attı. Kızmakta haklıydı belki, ama sınıftan atacak kadar da ileri gitmemeliydi. Başım önümde sınıftan çıktım, koridorda, kapının tam karşısında teneffüs zilini bekledim.

Mehmet Erdem beni dışarıda görünce, "Tekin, dışarıda ne işin var," dedi, bana doğru geldi.

Konuyu en başından anlattım.

Kapıyı çaldı, Yusuf Hocayı çağırdı, beni derse almasını söyledi.

Bugün itibariyle Mehmet Erdem, Adıyaman siyaset tarihinin en seçkin tek örneğidir. Yarın ne olur bilemem.

Eğer hayatı yazılacak, filmi çekilecek biri varsa bu da Mehmet Erdem'dir.

Oğlu Murat ve ailesi izin verirse yazmak isterim.