Üzerinden üç, beş ya da onbeş  yıl geçmiş olmasının ne önemi var; Türkiye, toprak olarak kısmen, kültür olarak tamamen bir Ortadoğu ülkesidir.

Aşklarıyla, inançlarıyla, kültürüyle, yaşam biçimiyle,

hiç geçmeyen intikam duygusuyla,

yıllar da geçse her yeniliğe ayak diretmesiyle,

düştüğü çukurdan ancak bir başkasının yardımıyla çıkabileceğini düşünmesiyle,

dışa bağımlılığıyla, hazıra konmayı bir yaşam biçimi haline getirilmesiyle,

hep kendi içinden bir düşman çıkaracak kadar maharetli olmasıyla,

iç sorunlarıyla uğraşmaktan dışarıda neler olup bittiğinin farkına varamayacak kadar ahmak olmasıyla,

yaşanan her olumsuzluğu yamayacak bir yer bulmasıyla,

kendi aymazlığından kaynaklanan hiçbir hatayı kabul etmemesiyle,

başına gelen her türlü belanın müsebbibini dışarıda aramasıyla, kendisinden başkasına hayat hakkı tanımamasıyla,

geçmiş zaferlerin ardına sığınarak kendini güçlü sanmasıyla,

en acınası durumda bile mutlu olacak bir çabanın içine girmesi ve kendini teselli edecek formüller bulmasıyla, nemelazımcılığıyla, bana dokunmayan yılan bin yaşasınlığıyla, açgözlülüğüyle,

kurnazlığıyla,

düşene bir tekme atma konusunda gösterdiği mahareti ile velhasıl her şeyiyle ama her şeyiyle bir Ortadoğu ülkesidir.

Yıllardır Avrupa Birliği'ne girme çabamız ve Avrupa Birliği'nin bunca ayak diretmesi belki de sırf bu kültür yüzündendir. Hani şeklen olsa belki de onlar kapımızda nöbet tutuyor olacaktı...

Necati atar