Tek tip siyah önlük, aramızdaki her türlü ayrımı siler; bizi aynı amaç etrafında toplayan büyük bir aileye dönüştürürdü. Zenginin de fakirin de bir olduğu, eşitlik

Siyah Önlüğün Asil Ruhu, Beyaz Yakanın Temizliği

Ne güzel bir anı, ne derin bir hasrettir o günler… Üzerimizde siyah önlüğümüz, göğsümüzde inci gibi parlayan beyaz yakamızla okul sıralarını doldurduğumuz o zamanlar, bugün bile hafızamızda taze bir sıcaklık bırakıyor.

Tek tip siyah önlük, aramızdaki her türlü ayrımı siler; bizi aynı amaç etrafında toplayan büyük bir aileye dönüştürürdü. Zenginin de fakirin de bir olduğu, eşitliğin sadece sözde değil, kıyafetlerimizde de yaşandığı yıllardı. Beyaz yakamız ise sadece bir aksesuar değil; saflığın, temizliğin, disiplinin ve hürmetin sessiz bir nişanesiydi. O yakanın tertemiz olması gerektiği gibi kalbimizi ve zihnimizi de temiz tutmamız gerektiğini hatırlatırdı.

Bizler, sadece ders kitaplarını açmayı değil; edebi, saygıyı, nezaketi, büyüğe hürmeti de bilen çocuklardık. Öğretmenlerimizin bakışı bir otoriteden çok, yolumuzu aydınlatan bir ışık gibiydi. Onlara duyduğumuz saygı korkudan değil, terbiyeden ve içten sevgiden doğardı. Sınıfa giren bir büyüğün önünde ayağa kalkmamız, verilen görevi sorgulamadan yerine getirmemiz, o günlerin bize bıraktığı en kıymetli miraslardandı.

Koridorlarımızda gelişigüzel koşuşturmalar değil, düzenli adımların yankısı duyulurdu. Her sözümüz ölçülü, her davranışımız hassas, her hareketimiz sorumlulukla yoğrulmuştu. İşte o disiplinli ortam, bizi sadece bilgiyle değil; karakterle, ahlakla, saygıyla büyüttü. Bugün ayakta dimdik durabiliyorsak, o günlerin sağlam temelleri sayesindedir.

Zaman değişti belki… Ama o siyah önlüğün altında taşıdığımız asil ruh ile beyaz yakanın temsil ettiği saygı duygusu, o neslin kalbinde hâlâ ilk günkü gibi capcanlı yaşıyor.

Ne güzel öğrencilerdik biz… Ne terbiyeli, ne saygılı, ne disiplinli çocuklardık! O günler, ruhumuzun en temiz sayfası olarak hafızalarımızda parlamaya devam ediyor.

Songül Özer