Sevdiklerimizi canlarımızı kaybettik, hem de can çekişe çekişe, acıları ıstırapları zirve yapan ölüm sahnelerini yaşayarak sevdiklerimizi kaybettik.

Bin yılın büyük felaketini yaşadık. Sevdiklerimizi canlarımızı kaybettik, hem de can çekişe çekişe, acıları ıstırapları zirve yapan ölüm sahnelerini yaşayarak sevdiklerimizi kaybettik.

Eşimizi çocuğumuzu, annemizi babamızı enkaz altında ağlayarak ellerini tutup saatlerce ölümü bekledik.

Kolonlar altında el ele tutuşarak vedalar yaptık helalleştik.

Ya havasızlıktan, ya soğuktan ya da sahipsizlikten, kimsesizlikten öldük.

Aç susuz öldük, üşüyerek öldük, donarak öldük, Hem de on binlerce öldük.

Bu gün resmi rakamlara göre Adıyaman’da 8.500 civarında her biri romanlara konu olacak şekilde can kaybı vermişiz.

Binlercesi elleri kolları bacakları ayakları kesilmiş, yatalak kalmış yaralılarıyla trajedi yaşanan kentte neler değişti diye etrafımıza bakıyoruz…

Bu kentte çok değerli yakınlarımız dostlarımız hemşerilerimiz, sanatçılarımız, sporcularımız, yazarlarımız, gazetecilerimiz iş insanlarımızı kaybetmişiz.

Kentin yarısı yıkılmış ya da yıkılacaklar arasında. Bu kentte 3 ay geçmedi halimiz ahvalimiz yıkıntılardan daha trajedik.

 Ya tümden aklımızı yitirdik ya da ahlakımızı, anlayışımızı insanlığımızı kaybettik.

Esnaf odaları yöneticilerinden birine Kayserililerin basın sitesi inşa ettiklerini Adıyaman olarak da basın sitesinde yapılan konteyner basın ofislerinin tefrişine masa sandalye vs ihtiyaçlarının karşılanmasını üslenmelerini önerdim; cevap olarak ‘ zaten esnaf diyor ki ‘BASINA NE GEREK VARDI 20 KONTEYNİR VERİLMİŞ, BİZLERE VERSELERDİ DOMATES, SALATA VS. SATAR İŞ YAPARDIK’ diyorlar, hatta Tırşıkcilere bu konteynırları niye vermişler?’ diye söyleniyorlar dedi ve basın için bu talebi adeta duymamızlığa getirdi.

Adıyaman basını içerisinde her hangi bir holding yok, vergi rekortmenleri arasında bir zengin yok. Kentin sesi olmaya çalışanlar genelde kendi yağında kavrulan küçük esnaflar.

Bu esnafların tamamına yakını da esnaf kefaletten, halk bankasından kredi kullanarak çarklarını döndürmeye çalışan kişiler kurumlar.

Basın kuruluşları ya esnaf odalarına kayıtlı, ya da Ticaret ve sanayi odasına kayıtlı vergi mükellefiler.

Bu kentin yerel yöneticileri hiçbir zaman bu kentin yerel basınını güçlendirmek için samimi davranmadılar, hiçbir proje yapmadılar.

Yıllardır ‘Basın sitesi kurulmalı’ bu bir ihtiyaçtır diyordum, bu ihtiyacı geldi Kayseri Büyük şehir belediyesi giderdi.

Bu kentin Ticaret ve sanayi odası başta olmak üzere, aidat kesinti olarak zengin sayılan hiçbir özel teşebbüs, kamu ortaklığı teşekkülü basını gözetmedi. Hiçbir zengin şirket düzenli reklam vermedi. İlan vermedi yerel basını desteklemedi. Hatta gazetelerimize abone olmaktan imtina ettiler.

Bu kentte bu gün birkaç tane basın kuruluşu yayın yapabiliyor, birkaç gazete haftalık olarak çıkabiliyorsa, bu durum Gaziantep’te ki SANKO ve ERDEMOĞULLARI’nın küçük çapta da olsa verdikleri ilanlarla başarılıyor.

Pazarcık merkezli depremde 15 ilde toplam 30 gazeteci öldü, bunun 14’ü Adıyaman’da hayatını kaybeden gazeteciler.

Yaşım 60, şehir merkezinde ki tozlar beni rahatsız ediyor. Olsun rahatsız olayım fakat Adıyaman’ın, Adıyamanlıların sesini duyuralım gayretiyle uğraşıyoruz, kenti terk etmiyoruz.

Biz millet, halk, memleket, esnaf, işçi, işsiz ırgat, kent derdiyle boğuşup dururken bizim konteyner da görev yapmamızı bile fazla gören silik aşağılık bir zihniyete rağmen çabalıyoruz.

 Basın mensuplarına Tırşıkçilik gibi bir ithama tevessül edenler Türk parasından 5 kuruş etmez ne kadar aşağılık zübük olduğunuzu bu depremde de ortaya çıktı. Topunuzu toplasak enkazda kaybettiğimiz Kemal Öner’in tırnağı etmezsiniz. Namussuz alçaklar sizin zihniyetinize rağmen bu kentte 35 yıldır ayakta dik durarak mesleğimizi icra ediyoruz.

Siz çalışın, domates salatanızı, altını -dövizi alıp satın kar edin para yığın.

 Bu memleketin bu günü yarını, kentin sorunları, değerleri umurunuzda olmasın, paranıza para katmaya devam edin!

Fakir fukara gözetmeyin, yetim öksüz gözetmeyin. Bin yılın felaketinde ortadan kaybolup saklanın, birinin yarasına mehlem olmayın, yaralı parmağa su dökmeyin, dönüp dolaşıp basın camiasına sataşın.

Sanatçı gözetmeyin, sporcu gözetmeyin, yazar gözetmeyin, şair gözetmeyin kenti gözetmeyin, memleketin vatandaşın hali umurunuzda olmadan sadece para yığın.

Sizin taaaaa paranızındaaaaa…

Sizindeeeee Allah(C.C.) belasını versin.

Kentin en büyük sorunu paraya tapan bu aşağılık zihniyet, bu zihniyete bu deprem az.