Urfa mimarisine baktığımızda, beslendiği güçlü bir damar olduğunu görürüz. Bu mimarinin tarihsel arka palanı çok güçlüdür. XI. Yüzyılda Fatımiler döneminde Kahire’deki El Hâkim Camii (990-1003) ve Kahire sur kapılarından Bab el Nasr ve Bab el Futuh’un mimarı iki Urfalı kardeştir. Yine Aynı yüzyılda Diyarbakır surlarının tasarımında Urfalı mimar Seleme oğlu Abdullah görev almıştır

. İki bin yıldır büyük ihtişamıyla dimdik ayakta duran Urfa Kalesi’ni yapan ustalar da büyük ihtimalle Urfalıdır. Kahire’deki mimari iki Ermeni kardeşin, Diyarbakır’daki surların tasarımcısı Müslümandır. 1896’da Urfa’dan Filistin’e giden ilk Yahudi Urfalılar önceleri burada bir mahalle büyüklüğünde çadır kentlerde yaz kış zor koşullar altında yaşamış, bir yangın sonucu taş evler yapmak zorunda kalmışlar. Yerel cemaat liderlerinin yardımıyla Urfalılar taş evler inşa etmişlerdir. Urfalı Yahudiler genellikle inşaatlarda çalışırmışlar. Kaynakların yazdığına göre çok iyi taş ustaları varmış.

Kudüs’ün kısa sürede inşaat sektörü Urfa Yahudilerin eline geçmiştir. 1947-1948 Filistin’i anlatan “Kudüs Ey Kudüs” kitabında bahsedilen Rehaviye (Urfa) Mahallesi 1896’da Urfa’dan göç eden Urfalı Yahudiler tarafından inşa edilmiş olmalıdır. Yine aynı tarihlerde çok popüler olan Rehaviye (Urfa) Kıraathanesi vardır. Bu kıraathanede üç dört dilde dergi ve gazeteler okunur, bütün dünya bu kıraathaneden takip edilirmiş. 1896’da göç eden Yahudi Urfalılar çok çalışkanlarmış. Ağır işlerden asla kaçmamışlardır. Urfalılar daha sonra Rişon Lezion Maşov’a yerleşmiş, bağ, bahçe işlerinde çalışıp şarap üretiminde ustalaşmışlardır. İlginç olan bu Urfalı Yahudiler üzerinden yüz yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen geleneklerini halen devam ettiriyorlarmış.

1948’de Urfalı Yahudiler İsrail tarafında savaşırken, Harran’dan giden Urfalı Arap aşiretleri de Müslümanlar safında savaşmıştır. Selahaddin Kudüs’e yürüdüğü sırada ordusu içinde Urfalı Müslümanlar, Aslan Yürekli Richard’ın ordusunda ise Urfalı Ermeniler yer almıştır. Urfalı Yahudilerin Urfa’dan Filistin’e ikinci göçü ise 1948’deki bir aile cinayetinden dolayıdır. 1896’da Urfalı Yahudiler 1948’de Urfa’dan göç eden Urfalı Yahudilerle hemen kaynaşmışlardır. Urfa’da bugün de halen geçerliliğini koruyan yanlış “Moşe Dayan’ın Urfalıdır” bilgisidir. Moşe Dayan Urfalı değildir. Merak edenler Meydan Larousse Ansiklopedisi’ne bakabilir.

Urfalı büyük tüccar Yahudi Selim Dayan ile Moşe Dayan’ı karıştırıyorlar. Selim Dayan, Moşe Dayan’ın çok uzaktan akrabasıdır. Moşe Dayan’ın Urfa ile bir bağı yoktur. Selim Dayan Mersin ve İskenderun Limanı üzerinden yağ ve gaz ticareti yapıyormuş. Ticaret yaptığı şehir Beyrut.Urfa’daki ortağı ise Müderris Faik Bey’dir. Selim Dayan çok erken tarihte Urfa’dan ayrılmış Mersin’e yerleşmiştir.

Urfa’daki Yahudiler öyle anlatıldığı gibi çok zengin değildir. Birkaç aile hariç, zengin değillermiş. Azzo Buza (Bilgin ve Aka soyadı almıştır) ve Selim Dayan gibi birkaç aile zenginmiş. Gerisi köylerde çerçilik yapıyorlarmış. Ermeni olaylarında ölenleri gömme işini Yahudiler yapıyorlarmış. Anlatıldığı gibi Yahudilerin hepsi zengin olmuş olsaydı çerçilik yapıp, ölü gömerler miydi?