VALİ..!?

Bana göre-Farklı Rol/Misyon Ve Vizyon yüklü 3/Tip VALİ vardır..

1)DEVLETİN/Ülkenin Valisi,

2)MİLLETİN/Halkın Valisi,

3)SİYASETİN/Partinin Valisi

İlgililere Nostaljik bir Anımsama,,                                                                                                                            

ADIYAMAN VALİSİ SAYIN MAHMUT DEMİRTAŞ’A…                           

”Nemrut benim değil-BİZİMDİR-demek gerekir!”(Malatya Valisi Vasip ŞAHİN)

Adıyaman il hudutları içerisinde yer almakla beraber-potansiyel zenginliği yeterince anlaşılıp değerlendirilemeyerek atıl ve akim bırakılan ve eşiz,zengin bir tarihi/turistik-kültürel değere de sahip olan (Nemrut Yerleşkesi)artık, ataletinden koparılarak-Tanıtılmak ve bölge insanına  katkı yapabilmek adına- yöneticiler tarafından (sağlıklı/akılcı)adımların atılmasını- bekliyor..

Bu manada!  Bir Adıyamanlı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;Coğrafik/idari konumu bakımından her ne kadar Adıyaman İl hudutları dahilinde yer almış olsa da-Nemrut Ören Yeri-tarihi/nostaljik dokusu,kültürel ve turistik değerleriyle çevreleyerek anlamlı iz’ler bıraktığı alan bakımından sadece Adıyaman’ın değil,Adıyaman’a komşu olan-Malatya-Adıyaman-Ş.Urfa ve Gaziantep- İl hudutlarını da kapsayan-yaygın bir alanın ortak kültürel/mirası-olmak durumundadır..

Biliyorum ki!

Şimdiden buna,çağdışı/gayri medeni itiraz ve reflekslerden tezahür eden abuk/sabuk terane ve eylemlerin terennümlerini görüyor gibi-olsam da,bunu dillendirmeye devam edeceğim.. Çünkü!                                                                                                                                                            Benim olanı,eğer yeterince algılayıp/değerlendirecek bir idrak ve yeteneğe,imkan ve desteğe  sahip değilsem ve bunun oluşabileceğine dair kısa vadede ufukta bir işaret de görünmüyorsa, onu-varsa;nimetini benimle paylaşabilecek olan başkalarıyla birlikte ve beraberce yapmaya da mecbur ve mahkum olurum..

Evet!

Yakın bir zaman önce “UNESCO” tarafından dünya’nın 8. Harikası olarak ilan ve taltif edilerek -dünya kültür mirası literatürüne-geçirilen “Nemrut Ören Yeri” ne yazıkki ismiyle müsemma bir şekilde “ÖREN ve BİTAP” olarak adeta kaderine terk edilmiştir..

Ey!Garip,bikes,yoksul ve yoksun,ama o kadar da idrak ve ibret yoksunu saf/inatçı,kedersiz ve  eylemsiz olarak yıllarca kendi kısır döngüsünde debelenen ve buna rağmen,bazen de şeytan kılıklı bazı aç gözlü menfaat çıkarcılarının telkin ve teşviklerine payanda olarak,zaman-zaman hasutluk ve bağnazlık hastalığına müptela olan Adıyamanlı hemşerilerim..                                  Bakınız!

Malatyalılar başta da İl Vali’leri olmak üzere-belki de bu aymazlığa son vermek adına-Nemrut havzasını kuzey’e doğru (Malatya’ya) yol yaparak-bağlamak istediler..                                           Yolun;Kendi dışındakilere doğru uzanıp/yaklaşmak,sarınıp/kucaklaşmak,buluşup/halleşmek ve üretip/paylaşmak olduğuna bakmadan ve “Nemrut Bizimdir!” diyerek-elinizin tersiyle geri çevirdiniz..

Bilmem duydunuz mu(şüphesiz ki- iktisat/ekonomi eğitimini alanlar bilirler..),duyduysanız bile,acaba-içeriğini hiç düşündünüz mü ?                 İktisat’ta; Bırakınız geçsinler/bırakınız yapsınlar! Diye bir kuram vardır..                                                  Bu kuram,İktisat’ta birer tedarik,üretim ve tüketim aracı olan mal ve hizmetlerin akışkanlığı ile sınır tanımazlığına işaret etmek amacıyla kurgulanmış ve iktisat biliminin de etkin bir gücü aracı haline gelmiştir..                                                                                                                                       Bu akışkanlık ve sınır tanımazlık kuramıdır ki,sanayi ve ticaret’e konu olan mal ve hizmetleri evrensel bir boyuta taşıyarak-insanlara sunar..                                                                                              Sizler ise,Sizi bütünsel varlığınızla dışınızdaki başka bir dünyaya bağlayacak olan bir yola bile tahammül edemiyor,kendi ataletinizle,kendi girdabınızda atıl ve akim kalmak istiyorsunuz.. Söyler mi siniz! Bu çağdışı kalmak değil de nedir- Allah aşkına?          Tamam!                                                                                                                                                  Varsayalım ki-Nemrut Sizindir! Ama,onu çürütmeye terk etmek neyin nesidir..İnsan sahip olduğu bir değerler manzumesini çürümeye bırakır mı?

 Bakınız!

Adıyaman’ın hemen yakın/kuzeyindeki “mermer yatakları” da sizindir..                                                      Ama onu kim işletiyor, orada kaç kişiniz-hiç olmazsa- işçi olarak çalışıyor,Adıyaman’a nasıl bir katma değer ve fayda sağlıyor-haberiniz var mı?                                                                                   Ama şüphesiz ki,işletenlerle ülkeye anlamlı bir katkı ve getirisi de vardır..

Eğer isteseydiniz ve içinizde çalışıp/üretmek,katma değere dönüştürüp/paylaşmak duygusu ve hiç olmazsa biraz dürtüsü olsaydı,ataletinizden sıyrılıp, elinizi çabuk tutup yaklaşsaydınız-o işi yapanlardan ne eksiğiniz var ki-Siz de onun bir bölümünü belki bugün işletiyor olacaktınız..

Bunun için de!

Bugün orada/burada-Göron mu babo, mermerimizi başkaları işletormuş!- demek gafletinde bulunmanın ve abuk/sabuk konuşarak hasutluk yapmanın hiçbir anlamı ve gereği yoktur!

Çünkü!

“Ormanını kesip/biçenler yüklenip- HALLOF DAĞI’NI-çoktan aşmış ve gitmiştir..                Sen istediğin kadar arkalarından bağır ve çağır,boğazını ve idrakini yormaktan başka bir işe yaramaz..

Ve çünkü!                                                                                                                                                         Senin “SU’YUN ve TOPRAK’IN” da, ataletinden ve nemelazımcılığından kaynaklanan bu  kısır, anlamsız/aymaz uyuşukluğundan heba olup-gitti ve kalanı da Sen değerlendiremedin ve hala değerlendiremiyorsun!.

O halde!                                                                                                                                                                 Kavgan kiminle ve ne adına olacak..                                                                                                                              Beni dinliyorsan;Sen kavganı önce kendi nefsinle yap,eğer haklı çıkarsan,sonra da başkalarına yönelebilir ve istediğin kavgayı da yapabilirsin..Ancak,yine de haksız çıkarsın..                               Zira,sahip olduğu kendi potansiyel zenginliğini fark edip,onu yerinde,zamanında ve yeterince değerlendiremeyenlerin- iğneyi kendilerine çuvaldızı da başkalarına batırmaları- gerekir!

Anlaşıldı mı?                                                                                                                                                            Her halde anlaşılmıştır!

Ben bu gün aslında “Sayın Malatya Valisi’nin yukarıdaki-Nemrut Bizimdir! veciz sözünü de önemseyip/örnekleyerek-Adıyaman Valisi Sayın Mahmut DEMİRTAŞ’A- bu anlamlı ifadenin anlam derinliğindeki açılımının yapılarak-iki İlin eşgüdüm ve işbirliğiyle hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekecektim..

Adıyaman insanın geçmişteki “nemrut polemiğini” anımsayınca ister-istemez bu konuya da girmek lüzumunu duydum..                                                                                                                      Zira,Yeni Sayın Valimiz ;Bazı işgüzar basın mensubu ile turizmi sadece kendi (tapu ve tabulu) tekelinde gören bir avuç açgözlü turizm esnafından kaynaklanan “o polemikleri” belki de hiç duymamıştır..

O zaman Sayın Adıyaman Valisi de duysun ki;Kısa bir süre önceye kadar Adıyaman’da nemrut üstüne bir çok anlamlı/anlamsız yazılar yazılmış, yorumlar yapılmış,teraneler geliştirilmiştir..

Yani;Sayın Valimiz,eğer nemrut dosyasına el atacaksa,bunları da bilerek-rotasını çizmelidir..

Zira,Bizden-olanı/biteni anımsayıp/yineleyerek-yansıtmak,Ondan da-olacağa/biteceğe doğru emin ve kararlı adımlarla yol almak düşer..

Biz geçmişte bu ve buna benzer yapısal ve hizmetsel iş ve işlevleri zaman-zaman diğer Sayın valilerimize de anımsatarak-katkı sağlamaya gayret ettik..                                                                   Zira bir görevimiz de budur..

Mesela;

Bir önerimiz “Malatya-Adıyaman-Şanlıurfa Turizmi Platformu” önerimiz üzerine,o zamanki Adıyaman Valisi Sayın Halil IŞIK bir çalışma başlattı ve belki dediğimiz gibi olmadı,ama ona benzer ve bu illerle beraber Gaziantep,Batman,Siirt ve Diyarbakır illerini de kapsayan turizm ağırlıklı “Mardin Turizm Platformu” oluşturulmuştu..Ancak bu,Adıyaman’a genel de olsa bile, bilhassa(özel/Nemrut Ören yeri için) fazla da getirisi olan bir yapı değildi ve olmadı da..,

Bugün madem ki Malatya il yöneticileri de “Nemrut Benim değil,Bizim olmalıdır!” doğru tezini geliştirmişler,Adıyaman yöneticilerinin de,başta Adıyaman Valisinin öncülüğünde bunu yeniden irdeleyip/değerlendirmelerini ve her iki( İl’e) de katma değer ve fayda sağlayacak bir platformun temelini-gerekiyorsa aralarına Şanlıurfa’yı da alarak- atmalarını bekliyorum..

Çünkü Adıyaman kendi başına;Birkaç yıldan beri doğru dürüst bir “nemrut festivalini” bile yapamıyor..                                                                                                                                               Bu etkinliği Valilik,ısrarlar karşısında Kahta’ya devretti..Onlar da yüzüne gözüne bulaştırarak-hem kendini ve hem Adıyaman’ı ve hem de Adıyamanlıları rezil/rüsva ediyor..

Adıyaman’ı bu duruma düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur ve asla olmamalıdır..                   

SON/SÖZ;           

 Varsayalım ki!                               

   Biz Adıyamanlılar;Kendi kısır döngüsünde debelenen aylak,yeteneksiz ve bölgesinin çıkarını pek de düşünmeyen sakin,garip ve bikes insanlarız..           

  Ya Yöneticileri?                                                           

Adıyaman ve İnsanının yıllardır süregelen bu kısır döngüsünde- Onların- hiç mi günahı yok..

Sevgilerimle..