Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da haziran ayında, Avrupa’da zirve üstüne zirve yapıldı. Bir yıl önce, bu köşede, “Batı, geri mi geliyor” başlığı altında, İngiltere’de yapılan G7 Zirvesi, Brüksel’de yapılan liderler ve NATO Zirvelerine değinmiştim. 2021 yılındaki haziran Zirvelerinde verilen mesajı “Batı, Çin ve Rusya'ya karşı birleşik bir tavırla geri döndü” cümlesiyle özetlemiştim. Bu yıl da, haziran ayının son haftasında Avrupa’da Zirveler yapıldı. Önce Brüksel’de AB liderler Zirvesi, sonra Almanya’da G7 Zirvesi ve son olarak Madrid’de NATO Zirvesi yapıldı. Geçen yıl Zirvelerin hedefinde Çin varken, bu yıl buna Rusya da eklendi.

Yeniden Büyük Avrupa!
AB liderler Zirvesi’nde, Ukrayna ve Moldova’nın, AB’ye ‘aday ülke’ kararı alınması ve ‘Yeniden Büyük Avrupa’ hedefi ortaya çıktı. Her ne kadar, Batı Balkan ülkelerinin üyelikleri ileri bir tarihe ertelense de,  Slovakya Başbakanı Eduard Heger’in Zirve sonrası bu ülkelere yönelik “Avrupa, hızla sizinle buluşmaya geliyor” ifadesi de dikkat çekti. Diğer taraftan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “sınırlarının İngiltere’yi aşan, Rusya ve Türkiye’ye dayanan bir Avrupa” açıklaması da, Avrupa Birliği düşüncesinin nereye evirildiğine işaret etmekteydi. Kısaca, AB liderler Zirvesi ‘Making Europe great again’ cümlesiyle özetlenebilir.

Çin ve Rusya G7 Zirvesi’nin hedefindeydi
Almanya’da yapılan ve İngiltere, ABD, Almanya, İtalya, Japonya, Fransa ve Kanada’nın katıldığı G7 Zirvesi’nde "Küresel Ekonomi", "Altyapı ve Yatırım Ortaklıkları" ve "Yurt Dışı ve Güvenlik Politikası" konuları ele alındı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin “Küresel Geçit” projesine ayırdığı 300 milyar Euro ile, dünyadaki yatırım açığına katkıda bulunacaklarını söyledi. Katılımcılar, küresel kriz kapsamında 4,5 milyar dolarlık açlıkla mücadele fonu oluşturulmasında, anlaştılar. G7 Zirvesi’nde hedef, beklendiği gibi Çin ve Rusya oldu. Rusya’nın Ukrayna saldırısı “savaş suçu” olarak değerlendirildi. Zirve öncesi, ABD Başkanı Joe Biden, sosyal medya hesabından, Rusya’nın enerjiden sonra ikinci ihracat ürünü olan altın ithalatını yasaklanacağını belirtmişti.

Tarihi NATO Zirvesi
Madrid’de yapılan NATO Zirvesi, bir çok lider tarafından ‘Tarihi Zirve’ olarak nitelendirildi. Zirve’yi tarihi yapan gelişmeler arasında, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği, NATO’da hazır asker sayısının 300.000 olarak ilan edilmesi gibi kararlar yer aldı. Diğer taraftan, Avrupa’da bulunan 70 bin Amerikan asker sayısının 100 bine çıkartılması ve NATO’nun doğu kanadında ilk defa, Polonya’da kalıcı bir Amerikan karargahının geleceği, açıklanması da Zirve’yi tarihi yapan yenilikler arasındaydı. Zirve’de konuşan Joe Biden, Ukrayna’ya askeri desteğin neye mâl olursa olsun devam edeceğini, Ukrayna’nın Rusya’ya galip geleceğine dikkat çekti. Zirve öncesi, Türkiye merkezli yürütülen diplomasi ve sonrası imzalanan üçlü muhtıra da, Madrid toplantısının ana konularından oldu.

Yeni bir soğuk savaş hazırlığı mı var?
Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip eden, uluslararası ilişkiler uzmanı ve Trouw gazetesi köşe yazarı Rob de Wijk, G7 ve NATO zirvelerinden sonra, Avrupa’nın güvenlik kartının yeniden karıldığını söylüyor. Rob de Wijk, zirvelerde alınan kararlar, komünizmin geldiği ellili yılları ve Kore savaşının şoklarını hatırlattığına dikkat çekiyor. Özellikle, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, Batı düşmanını kaybetti ve bir yönetim krizine girdi diyen Rob de Wijk, Rusya sınırlarına yığılan 300.000 NATO askeriyle, Demir Perde’nin yeniden çekildiğini söylüyor. Küresel mücadelenin yeniden şekillendiğini ve yeni güç blokları oluştuğunu belirten R. de Wijk, gidişatın, Avrupa’nın yeni bir Soğuk Savaş’a doğru ilerlediğine dikkat çekiyor.

Zirvelerin kararlarından, AB üye ülkelerinin tekrar birbirine kenetlendiği ve güçlendiği gözlemleniyor. NATO da, uzun bir aradan sonra genişleyip, güçleniyor. Amerika, yıllar sonra, Doğu Avrupa sınırına 100 bin askerini yığıyor. Transatlantik işbirliği daha belirgin hale geliyor. Bu gelişmelerde, Rusya’nın Ukrayna saldırısı önemli rol oynuyor. Dağılmaya yüz tutan bir Avrupa’yı tekrar diriltiyor. Ancak, AB ve Amerika işbirliği, Rusya’ya karşı yaptırımlar, yeni güç bloklarının oluşması, beraberinde küresel çapta bir yoksullaşma, pahalılık ve güvensizliği getiriyor.

Veyis Güngör
1 Temmuz 2022