Modern dünya kutsalı bitirdi, sonra tanrıyı öldürdü. Kutsalın yerine sanatı, tanrının yerine insanı koydu.

XXI.yüzyılın eşiğinde sanat da anlamını yitirdi. Artık insanları ne kutsal, ne tanrı, ne sanat ilgilendiriyor. Tek kutsal artık para! İbadetler dahi parayla yapılıyor. Vekaleten parayla kurban kesiyor, vekaleten parayla hac yapıyorsun. Tatilini dahi ibadete dönüştürebiliyorsun. Örneğin Umre turistik bir geziye dönüşebiliyor. Kafile kafile manken ve sanatçıların umrelerini nasıl açıklayabiliriz?

Sınıf atlama ve saygınlık zenginlikle kazanılan bir sıfat! Toplumsal statüyü artık servet belirliyor. Siyaset de parayla tarikatta! Şeyhlerin kerameti havada uçup, suda yürümekle ölçülmüyor artık. Helikopter ile uçup Jet sky deniz aracıyla ölçülüyor. Dahası mensup oldukları parti, sahip oldukları fabrika, okul, dershane, cami, külliye, ticarethane ile ölçülüyor. Cenneti artık yeryüzünde inşa ediyorlar. Örneğin Adnan Hoca raks eden kedicikleriyle bir yeryüzü cenneti yaratmıştı. En eğitimli, en güzel ve en zengin müritleriyle Boğaziçi 'inde yaşarken hayali/soyut cennet yerine somut bir cennet vadediyordu. Ve bu cennete yalnız zenginler ve seçkinler giriyordu.

Paraya tahvil olmayan, tüketime hizmet etmeyen dinin artık bir kıymeti yok. Kutsalla bağı kalmayan insan tanrı olamadığı gibi mümin de olamıyor. Kendine yabancılaştığından içsel boşluğunu din ile değil daha akılcı ve bilimsel olan psikolojiyle doldurmaya çalışıyor. Son yıllarda psikoart dergi ve kitapların, psikolojik film ve dizilerin revaçta olmasını başka nasıl açıklayabiliriz?

Kırmızı Oda'nın en çok seyredilen dizi olmasının altında cinselliği sembolize eden kırmızı rengin kışkırtıcılığımı yoksa bozulan psikolojimiz mi yatıyor?

Modern dünya dinden boşalan yeri psikoloji ile dolduruyor. Psikoloji ise Adler'in sorunlu insanı ile Freud'un cinsel insanı arasında bir yerde duruyor. Bakalım modern insanı hangisi kurtaracak?