Gaflete düşerek yaptığımız-Haddimizi aşan Hata Ve Yanlışlarımızdan elan vazgeçerek-Yüce ALLAHA dönüp,bir daha yapmamak üzere “AF” dilememiz gerekir.

AFORİZMA?                                                                                                                        

(Özdeyiş/Hak Ve Hakikatin Sesi)

Bir gün dedim ki asla! İSTEMEM ne YER ne YAR;

Çıktım gezdim “GURBETİ” sardım Ben Hane-Hane,

Baktım ki tümİnsanlık! “MALİK-İ MÜLK’E” ağyar;

Ki “NİMETİNE” Bİ’HAMD Ve  ”ŞÜKR’ÜNE” bigane..

RUHUM şaşkın/Perişan, YÜREĞİMDE ah-u zar;

Kırık/DökükPUSULAM” Ellerimde pervane,

UFKUMDA Harap/Bitap, Metruk ıssız DÖRT duvar;

SÂKİ’DE boş Bade Mey,MEY’DE Sarhoş Meyhane..

…!?

Şu İNSAN denen VARLIK çift yüzlü bir bergüzar;

Bir Yüzünde NUR akar! Birinde KİR/HARMANE,

HASLET/VUSLAT iç/içe kazar “RUHUNA” Mezar;

Gah AGAH bir DİVANE,gah bomboş bir PEYMANE..

Kala/kaldım YOLLARDA, içim/dışım Nur-u Nar;

Menzilim Hak/TEVHİT’İ-Rotamdaki FERMANE,

ÜSTÜMDE Sabır-u Sükut DİLİMDE pür İntizar;

Aradım/Bulamadım “GÖNLÜME” bir DERMANE..

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri 12 Mart 2022/İst.)

BERÂT..!?

(Bir Kurtuluş Reçetesi)

Not;

BERAT’LA ilgili yorumları sık-sık okuyup/Anarak, bizzat kendi Akıl Ve İrademizle HAYATA uyguladığımız Ve elbet HESAP GÜNÜNDE Sorgulamaya tabi tutulacak olan Dünyevi “KADERİMİZİ de belirleyecek “AHLAK VE AMELİMİZİ” gözden geçirerek, eğer varsa;Gaflete düşerek yaptığımız-Haddimizi aşan Hata Ve Yanlışlarımızdan elan vazgeçerek-Yüce ALLAHA dönüp,bir daha yapmamak üzere “AF” dilememiz gerekir..

Çünkü!

İNSAN, güzel Ve doğru İŞLER yapmanın yanında sık-sık “HATA” yapmaya da müsait olan-birbirine ZIT/Kutuplu “ÇİFT YÜZLÜ” bir yaratıktır,ki bu nedenle de;Yaptığı her “İŞ VE İŞLEVİNİ” her an “TEST” ederek-Doğrulamak durumundadır..  

...!?

Berat ya da Beraat, Yüce ALLAH tarafından “YARATILIŞ VE İMTİHAN” Hikmetinin bir gereği olarak-Dünya İmtihanına muhatap edilen İNSANLARIN-kendi özgür iradesiyle sahip oldukları “AHLAK VE AMELİYLE” yaptıkları kötü “İŞ Ve İŞLEVLEREİNDEN” pişman olarak-bir daha asla yapmamak üzere-Vazgeçmekle oluşan(bir arınma,temizlenme, aklanma ve aydınlanma halidir,ki buna;Hatadan geriye dönüş (İBRA ISKAT EDİLİŞ) Ve “KURTULUŞ REÇETESİ” ilam kararı  ya da Senet/BELGESİ demek de mümkündür..

Ancak bilinmelidir ki!

Bir kişinin yaptığı kötü işlerinden “BERAAT” ederek-aklanıp kurtulması sanıldığı gibi, öylesine her isteğinde KULUN yüce ALLAHA avuç açarak/Boyun bükerek-Gırtlaktan Ağlayıp sızlanarak, pişmanlığını/Nedametinin günahını “LİSAN-I HALİYLE” arz-ı Dua ve Niyazıyla AFFINI takdim etmekle pek mümkün olmaz-ancak;Belki bununla beraber önce KENDİSİNDEN-Yüce ALLAHIN yerinde doğru kullansın diye bahşettiği-Kendi AKIL Ve İZANINDAN/VİCDANINDAN,Onları ALLAHIN rızasına kullanmadığından dolayı  PİŞMAN OLARAK dönüp “AF” dilemesi gerekir..

Yani!

Bu taktir ve tasarrufun gerçekleşmesi için de, elbette önce İNSANLARIN bizzat kendi eliyle yaptığı  kötü (Fikir,duruş ve eyleminden)yani “AHLAK VE AMELİNDEN” aklen ikna olarak,bir daha yapmamak üzere;KARAR VERMESİ sonra da bu kararı diliyle  “İKRAR Ve İTİRAF ederek-Kötü halinden tamamen VAZGEÇTİĞİNİ ilan etmesi gerekir..

Elbet!

Her İNSAN,Kendi eylemlerinin “DÜNYA BERÂTINI” sahip olduğu irade(AKIL,İZÂN VE VİCDANI)kadar tahsil ettiği İLİM,İRFÂN VE İNFAKIYLA ancak;Yüce ALLÂHIN rızasına uygun olarak(tam/eksiksiz)dosdoğru sosyal ve doğal HAYATA uygulayabildiği güzel "AHLÂK VE AMELİYLE" bizzat kendisi “HAK EDEREK” alacak ve inanıyoruz ki Yüce ALLAH da Kulunun güzel “Ahlak Ve Amelini” takdir ederek onaylayacaktır elbet..

Bu manada!

İNSANLARIN yegane işi, her şeyden önce AKIL/İZANI-VİCDANI kadar tahsil edeceği İLİM/İRFANIYLA beraber-Yüce HÂK'IN rızasına uygun,iyi ve güzel makul ve makbul bir AHLÂK VE AMELE sahip olarak-Onu;İçinde yaşadığı SOSYAL VE DOĞAL Çevrede MAHLUKATIN fayda ve yararına açmak üzere-DOSDOĞRU tam ve eksiksiz bir refleksle özgürce Ve ALLAHTAN gayrı hiç kimseden bir yarar ummadan "HAYATA" uygulamak olmalıdır..

Demem o ki!

Bunu samimiyetle 'TAKVA VE İHLÂSLA" sadece ALLÂHIN rızasını kazanmak adına ve ALLAHTAN gayrı hiç kimseden bir fayda ve yarar ummadan içinde yaşadıkları sosyal ve doğal "ÇEVREDE" sevgi ve şefkatle HAYATA uygulayabilenler,inanıyorum ki;KENDİ KADERLERİNİN BERATINI(Kurtuluş Reçetesini) de bizzat Kendi elleriyle doldurarak alabilirler, ki bu nedenle  MÜLKÜN SAHİBİ olan yüce ALLÂHA karşı-Kendilerine vermiş olduğu cüzi iradenin (Akıl,izan,ilim,irfanın)kıymetli NİMETİNDEN dolayı da ancak sadece "HAMD VE ŞÜKÜRLERİYLE" beraber sevgi ve muhabbetlerini arz ederler..

 

Evet!

Herkes bu esrarengiz fâni imtihan dünyasındaki "BERATINI" yani Hayat/Memat dünyasının KURTULUŞ REÇETESİNİ ancak Akıl,izanı/Vicdanı kadar tahsil ve tasarruf edebildikleri İlim/irfanıyla,ihsan/infakıyla HAYATA uyguladığı AHLÂK VE AMELİYLE bizzat kendisi hazırlayıp dolduracaktır,ki;Bu TASARRUFTA Yüce HAK'IN da, elbet KULUNUN iyi ve doğru yaptığı her TEDBİRİNE, Yarattığı TAKDİRİYLE Onay vermesinden gayrı fazla bir müdahalesinin olmadığını düşünüyorum.,,

Ancak!

BERATIN da, diğer gün ve geceler gibi-bir an ve zamanla-asla sınırlı olmadığını; ÖMRÜN her bir anını kuşattığını bilmeliyiz-Zira; yüce ALLÂH asla bir an, zaman ve mekana sığmaz ki, “ONUN MEVLİDİNİ-RÂĞBETİNİ-MIRACINI-BERATINI-KADR-U KIYMETİNİ de sadece bir an ve zamana-mekana sığdıralım...

Burada sırası gelmişken(yukarıda kısaca değindiğimiz gibi), BERAT’IN gerçek manasıyla Yüce ALLAH tarafından kabul görerek gerçekleşmesi için elbet;KİŞİNİN yaptığı kötü davranışlarından-bir daha yapmamak üzere vazgeçmesi Ve önce KENDİSİNDEN,sonra eğer varsa ZARAR verdiği İNSANLARDAN af  ve özür dilemesi-gerektiğinde zararını ödeyerek gönlünü de kazandıktan sonra;Halini duasıyla beraber ALLAHA arz etmesi af dilemesi gerekir..

O halde!

BERATINI Kendi "AHLAK VE AMELİYLE" bizzat hazırlayarak-KADERİNİ makbul Ve Yüce ALLAH tarafından-Kabul görür edenlerin;Uhrevi BERATI Kutlu ve mutlu olsun.. 

SON/SÖZ;

-Yüce ALLAHIN Biz İNSANLARA bahşettiği (Akıl,irade, fıtrat Ve Vicdan)NİMETİ için ONA HAMD ediyoruz-Yani; HAMDİMİZİ(Bize verdiği Haddimizi) iyi biliyoruz,

-Bize verdiği NİMETİNİ doğru kullanabildiğimiz İŞ Ve İŞLEVLERİMİZDEN dolayı ONA ŞÜKÜR ediyoruz-Yani; ŞÜKRÜMÜZÜ(Şükranla Muhabbet etmeyi) diliyoruz,

-Elbet Verdiği NİMETİNİ yanlış/çirkin kullandığımız işimizden dolayı da-önce Kendi VİCDANIMIZDAN,sonra da ONDAN AF diliyoruz-Yani;ONA karşı (işlediğimiz  hata ve günahtan pişman olup dönerek)yüzleşmek istiyoruz-Çünkü;Yüce ALLAH af edicidir Ve affı/AFFETMEYİ da çok sever..

Selam Ve sevgilerimle..