“Avrupa Birliği, halk arasında siyah, gri ve gümüş dolgu olarak bilinen ve cıva içeren amalgam dolguların kullanımını 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yasaklama kararı aldı”
“Avrupa Birliği, halk arasında siyah, gri ve gümüş dolgu olarak bilinen ve cıva içeren amalgam dolguların kullanımını 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yasaklama kararı aldı”
Yıllar önce ilk ondan duymuştum.
Çok kızgın ve öfkeli idi.
“Ademin neslini yok etmek için şeytanın askerliğini yapıyorlar!” kelimeleri kızgın bir saça çıplak ayağı ile başmış bir adamın ağzından çıkarcasına feryat halinde haykırıyordu !
Sürekli kronik hastalıkların kaynağının arayışı içindeydi.
“- Çoluk çocuk; büyük küçük demeden nesiller, hızla kronik hastalıklarının pençesine düşüyor.
İlaç sanayinin sömürdüğü, sürünen insanların sayıları katlanarak çoğalıyor.
Sebebini araştıran yok !” diyordu sürekli.
Çok başarılı bir çocuk hekimi idi.
Doktor kelimesini sevmezdi.
Hekim, hikmetin şuurunda olmalı derdi.
Neleri sığdırmadı ki hekimlik yıllarına.
İlk kavgasını bir çocuk hekimi olarak çocuk mamalarına karşı başlattı.
80’li yılların başında hızla yayılan ve reklamı yapılan çocuk mamalarına karşı sert ifadelerle anneleri uyardı.
Anne sütü kavgası yaptı.
O yıllarda üç ay emzirmek moda olmuştu.
Hastanede ki doğumlarda bir günlük bebeğe hazır mama verilmesine isyan ediyordu.
Haklı çıktı. Şimdilerde anne sütünün önemi anlaşıldı ve 18 ay emzirme tavsiyeleri yapılıyor.
Sonra sene 1985 bir kısım çocuk aşılarına karşı çıktı.
Karşı çıkmasının sebebi aşı karşıtlığı değildi.
Özal döneminde Hıfzısıhha aşı üretimini durdurmuş ve çocuk aşıları ithal edilmeye başlanmıştı.
Hıfzısıhha’nın aşıları soğuk zincirde geliyor ve 1 ay içinde kullanılıyordu.
Fakat ithal aşılar üç ay normal hava koşullarında dayansın diye içlerine civa türevleri ağır metaller konuyordu.
Bu durum büyük bir felaketin kapısının açılması idi hekim Suat Arusan’a göre.
Hala sözleri kulaklarımda çınlıyor.
“Ben 6 sene Ege Üniversitesi Tıp fakültesinde okudum. Sonra 4 yıl çocuk hekimliği ihtisası yaptım. O yıllarda (1970-1980) Ege üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi tüm Ege’ye hizmet veren bir merkez hastane konumunda idi.
Eğitimimin son 6 yılı hasta baktım ve gece nöbetlerde yüzlerce vaka gördüm. Bu 6 yıl içinde bir tek doğuştan ya da 1 yaşında beyin özürlü tek bir vaka görmedim. Beyin özürlü çocuklarla ilgili bilgiler sadece teorik olarak kitaplardan okuduklarımızdı”
“Şimdilerde sağlıklı doğan onlarca çocuk 1 yaşına ulaşmadan beyin özülü hastalık teşhisi ile tedaviye başlanıyor.
Böyle giderse önümüzdeki yıllarda milyonlarca beyin özürlü çocuğumuz olacak.” diyerek kendini kahredeceksine çaresizlik içinde sesini duyurmaya çalışıyordu.
Yine haklı çıkmıştı.
Bugün 1,5 milyon yavrumuz beyin özürlü olarak engelli durumda.
Sırf bu aşı meselesinden dolayı. çocuk hekimliğini bırakarak geleneksel ve doğal tedaviler üzerine kafa yormaya başladı.
Vebal almak istemiyordu. İthal aşılara karşı olan ve bu yüzden aşı yapmayan bir doktor mesleğini nasıl icra edecekti ? Bir yanda TBB bir yanda Sağlık bakanlığı ve aşıyı sorgulamadan yapan meslektaşları.
Aşılardan sonra bu sefer diş macunlarına ve amalgam dolgulara karşı şiddetli mücadeleye girişti.
Elinde çok ciddi belgeler ve bilimsel yayınlar vardı.
Aslında her mücadelesinde karşısında halk değil kendi meslektaşları ve ilaç tröstlerinin satış temsilcileri oluyordu.
Çok kere Tabipler Birliğine kendi meslektaşları tarafından şikayet edildi. Cezalar aldı. Tıp dışında her işle ve bilhassa Türk milletinin değerlerine savaş açmış uluslararası ortodoks tıbbın ve ilaç tröstlerinin 5. kolu olarak çalışan TBB’nin ona ceza vermesi onun ne kadar doğru yolda olduğunu gösteren bir delildi aslında.
Bar bar bağırdı. Yılda 500 ton amalgam kullanılıyor diye.
Kadınlarımız, erkeklerimiz kısır oluyor.
Emes, ALS ve daha birçok kronik hastalığın pençesine düşüyor insanlarımız.
“Dış macununda florür ve daha birçok kimyasal var. Ağzında amalgam dolguları olan bir kişi hergün sabah akşam birde florürlü diş macununu diş hekimlerinin tavsiyesi ile kullanıyorsa vay haline” derdi.
Şimdi AB amalgamı yasaklamış.
Rahmetli hekim Suat ARUSAN yıllar sonra tekrar haklı çıktı. Ona karşı olan meslektaşları ve bilhassa önüne geçip iri iri laflar ederek herkes kendi ihtisası ile ilgili konuşsun diyen diş hekimleri şimdi acaba helallik istiyecek, haklı imişsin diyecek mesleki haysiyeti ve cesareti gösterebilecekler mi?
Amalgamın Avrupa’da yasaklanması ile ilgili bir kaç satırla dostum, arkadaşım ve ülküdaşım Suat’ı bir kez daha rahmetle anarken ondan sizlere bir kaç satırla bahsedeyim istedim.
Şimdi sıkı durun.
Çok iddalı bir cümle kuracağım.
Aksini ispat edene de ayrıca büyük saygı duyacağım.
Hayatı boyunca hastalıkların kaynağı ile uğraşıp mücadele eden Hekim Suat ARUSAN aynı zamanda kronik rahatsızlıkların tedavisinde de bir arpa boyu mesafe alamayan, adı modern kendisi ortodoks bağnaz tıbbın sözde tedavilerine karşıda bayrak açan ve Türk tıp tarihinde paradigma değiştirmeyi başaran son devrin tek tıp hekimidir.
Bugün resmen Sağlık Bakanlığının izni ile yönetmeliğe bağlanan Geleneksel Tamamlayıcı Alternatif Tedaviler kapsamında, sülükle tedavi, hacamat gibi yaygınlaşan geleneksel tedavilerin ilk uygulayıcısı ve kavgasını veren ilk hekimdir. Ne cezalar ne meslekten menler aldı.
Bu kısa paylaşımda sadece bir hakkı teslim için hatırlatma yapmak istedim.
Aslında Hekim Suat ARUSAN’ı anlatmak bir kitaplık iş.
Vefatından sonra da verdiği savaşları kazanan adam olmak herkese nasip olmaz.
İnsan sağlığı için açtığı hayır kapıları kıyamete kadar amel defterinin açık olmasını sağlayacak inşallah.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun inşallah.
Hakkı Şafak Ses