Avrupa İsa'nın doğumundan 16. Yüzyıla kadar Pavlosun şekillendirdiği Hıristiyanlığın izinde yürüdü. 1600 yıl paganist doğmatik öncül bilgilerle kilisenin izinde bir zihniyet inşa etti. Ortaçağ denilen karanlık dünyaya işte bu zihniyetin sonucuydu. Avrupa'da hayat cennet cehennem, şeytan melek, kadın cadı ikileminde yaşanıyordu. Öyleki bugün Avrupa'nın en büyük sanatçısı kabul edilen Shakespeare dahi ortaçağın eleştirel aklını temsil etmesine rağmen kadın karşıtı söylemden, cin, cadı ve hayaletlerden beslenerek eserlerini yazmıştır...

Avrupa hakikatle yüzleşebilmesi için asırlar beklemesi gerekmiştir. Zira bu zihniyetten kurtulmak için bir yandan teoriye/fikre diğer yandan pratiğe/eyleme önem vermiştir. Kalem ve kılıç aynı anda çalışmıştır. Bazı yerde kitap bazı yerde giyotin yol açmıştır. Kilisenin karanlık afarozcu dili ilmin ışığında önce kekemeleşmiş sonra da lal olup susmuştur. Avrupa 1600'den itibaren zihinsel devrim yaparak Pavlosun yerine Aristoyu, Eflatunu, Luther'i Erasmus'u, Hıristiyanlığın yerine de bilimi koyarak yepyeni bilgi ve yorumlarla ufuklar açmış, kilisenin öncül bilgisinin yerine ilmin öncül bilgisini koymuştur. Kilisenin bedenlerden akıttığı kanı beyinlerden akan terle boğduktan sonra ancak aydınlanma çağı başlamıştır...

Medeniyetlerin dönüşümü bağlamında İslam dünyasına baktığımızda Müslümanları aynı kaderin beklediğini söyleyebiliriz. Öncül bilgilerini Gazzali'nin tasavvufi, mezhep imamlarının fıkhi görüşüyle bugüne kadar getiren Müslümanları artık bu öncül bilgiler tatmin etmiyor. Dijital çağda geleneksel ilmi metotlarla islam, gençlerin aklında ve kalbinde yankı bulmuyor. Gençlerin ateizm ve deizme sürüklenmesinin altında dahi çağın idrakinden uzak yetersiz islami anlayış yatmaktadır.(Sorun İslam'da değil, onun yorumlanmasındadır) Gazali'nin sahifeler dolusu cennet cehennem bahsinin Yüzüklerin Efendisi filmi kadar karşılığı yok genç dimağlarda...

İlmihal kitapları, tefsirler geçmişi anlamada yardımcı olduğu kadar bugünü aydınlatmada hiç bir tesiri yok! İslam dünyası öncül bilgisini değiştirmelidir. Kaynaklarını yeniden gözden geçirmelidir. Çünkü yeni bir zihin inşası, yeni bir diyalektikle karşı karşıyadır. Bugün hocalardan, şeyhlerden, vaizlerden ve ilahiyatçılardan farklı seslerin çıkması bu yüzdendir. Dikkat ederseniz islami/mezhebi fikri tartışmalar ile Müslümanların kendi aralarındaki çatışmalar arasında derin bir bağlantı vardır. Afganistan, Yemen, Libya, Mısır, Filistin, Suriye'deki savaşların suçunu yalnızca emperyalistlere yıkarak temize çıkamayız. Müslümanlar yeni bir çağda yeni bir zihniyet inşa etmediği müddetçe kısır bir döngü içinde açlık, sefalet, savaş ve ölümlerle karşı karşıya kalacaktır... Bizi kurtaracak olan çağın dilini yakalayacak olan bilgidir...