Evet, ne güzel gençlerdik… O yıllarda büyüklere duyulan hürmet, ezberlenmiş bir kural değil; ruhumuza işlemiş, kendiliğinden gelişen bir refleks hâliydi.

Ayağa Kalkmanın Asaleti

Ne zaman eski günleri düşünsem, içimde tatlı bir hüzünle karışık derin bir saygı uyanır. Evet, ne güzel gençlerdik… O yıllarda büyüklere duyulan hürmet, ezberlenmiş bir kural değil; ruhumuza işlemiş, kendiliğinden gelişen bir refleks hâliydi.

Bir büyüğümüz kapıdan içeri girdiği anda, zihnimizde sessiz bir alarm çalardı. Oturduğumuz yerden fırlayıp ayağa kalkmak, bir saniye bile düşünmeden yapılan doğal bir nezaket göstergesiydi. Bu hareket, sadece bir sandalyeden kalkmak değildi; karşımızdakinin yaşına, tecrübesine ve hayat bilgeliğine duyulan saygının sessiz bir ikrarıydı. “Hoş geldiniz, varlığınız bizim için kıymetlidir” demenin en zarif yoluydu.

Peki şimdi öyle mi? Elbette zaman değişiyor, devir dönüşüyor. Ancak o derinlikli incelikler, o zarif tavırlar sanki biraz yitip gitmiş gibi. Bir mecliste, bir otobüste ya da bir ev toplantısında gözler etrafı tarıyor; kaç kişi o eski terbiyeyle refleks gösteriyor? Kaç kişi o kıymetli geleneği yaşatıyor?

Bizim gençliğimizde büyüklerin sözü sofranın bereketi, yolun feneriydi. Yanlarında yüksek sesle konuşulmaz, sözleri kesilmezdi. Bir fincan çayı uzatırken bile gösterilen özen, aslında küçüklere verilen sessiz ama güçlü bir dersti. Biz, sadece oturup kalkmayı değil; hürmeti, sevgiyi ve edebi de büyüklerimizden öğrenerek büyüdük.

Bu yüzden o günleri özlemle anıyoruz. Çünkü o günler, yalnızca kıyafetlerin ya da teknolojinin farklı olduğu günler değildi; insan ilişkilerinin daha samimi, ahlaki değerlerin daha güçlü bağlarla örüldüğü zamanlardı.

Bugün hâlâ bir büyüğün içeri girdiğini gördüğümde, o eski terbiye ile ayağa kalkarken içim huzurla doluyor. Çünkü biliyorum ki o an sadece bir hareket yapmıyorum; geçmişime, büyüklerime ve o güzel ahlaka sahip çıkıyorum. Ve diliyorum ki bu küçük ama anlamlı duruş, yeni nesillere de yol göstersin. Zira hayat teknolojiden ibaret değildir; hayat gönül almaktan, saygı duymaktan ve kadir kıymet bilmekten ibarettir.

Songül Özer