Hâlâ içimizde insani değerlerini koruyan birileri varsa belki de insani değerlerini kaybedecek fırsat ellerine geçmediğindendir.

Umutlu olmak güzeldir.

Umudu diri tutmak güzeldir.

İnsanın umutlu olması ve geleceğe dair umudunu diri tutması yaşadığı toplumun olaylar karşısında sergilediği tutuma bağlıdır.

Bakınız 23 Kasım perşembe akşam saatlerinde hepimizin sokağa çıkmasına hatta sokakta gecelemesine neden olan bir deprem yaşadık.

24 Kasım Cuma günü Öğretmenler Günü olduğundan birçok vatandaşımız belki de öğretmenler günü hasebiyle marketlerden hediyelik bir şeyler bakıyordu.

Dolayısıyla marketler her zamankine göre biraz daha kalabalıktı.

Başta Migros olmak üzere, A101, BİM ve ŞOK çalışanlarına sorabilirsiniz.

Depremin yaşandığı andan itibaren kasada bekleyenler ve marketin içinde bulunan birçok kişi ellerindekini bırakmak ya da parayı ödemek yerine ellerine geçen her şeyi poşetlere doldurup ödemesini yapmadan marketten çıkıyorlar.

Yani 6 Şubat sabahında yaşananların mini bir provasını tekrarlıyorlar. ellerine geçen ilk fırsatta can derdine düşmek ve akıllanmak yerine yağmacılığı tercih ediyorlar. Ve belki de birçoğu marketten yağmaladıkları ürünlerle araçlarının içinde sabahlıyorlar. Yaptıklarına da kısa günün kârı sayıyorlar.

Biz bu insanlarla aynı şehirde yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı sokaklarda caddelerde adımlıyoruz. Uzaktan bakıldığında bu insanlarla bu şehre dair aynı düşleri kuruyoruz.

En ufak bir fırsatta şehri yağmalayan bu insanlarla nasıl ortak bir düşümüz olabilir? Bu insanların yaşadığı bir şehirde geleceğe dair umudumuzu nasıl diri tutabiliriz? Bu insanların yaşadığı bir şehirde kendimizi nasıl güvende hissedebiliriz? Ellerine fırsat geçtiğinde bu şehri ve bu ülkeyi soymayacaklarının garantisini kim verebilir?

Umudu diri tutmak elbette güzeldir. Çabamız bunun için. En azından çocuklarımızın her açıdan emin olunan bir şehirde büyümelerini istiyoruz.

Ama bu bir yağmacı, talancı soyguncu güruhun yaşadığı bir ilde, her yapanın yaptığının yanına kâr kaldığı bir ilde, hırsızlığın önüne geçilemediği ama hırsızlıktan, yağmadan şikayetçi olanların da aslında kendi çaplarında hırsız ve yağmacı olduğu bir ilde hangi bir umuttan, güzellikten, gelecekten bahsedebiliriz?

Biz sadece şehrimizi değil, ruhumuzu, ahlakımızı, vicdanımızı da kaybettik. Hâlâ içimizde insani değerlerini koruyan birileri varsa belki de insani değerlerini kaybedecek fırsat ellerine geçmediğindendir...

Üzüntümüz şehrimizin göz göre göre elimizden kaydığı ve çabalarımızın hiçbir işe yaramadığıdır..

3 Aralık 2023 / Pazartesi/ 22.48