İttifak edilen tüm kaynak kitaplarda yer alan bilinen meşhur bir olay.

Mekke dönemi !..

Bir avuç Müslüman !..

Çoğu köle ve Mekke’nin zayıf, güçsüz ahalisi !..

Hz. Peygamberin etrafında.

Sonra Hz. Ömer dahil olur. 40 kişi olurlar.

Korkusuzca Mekke sokaklarına çıkarlar !.

Bildiğiniz miting gibi bir yürüyüş.

Dillerde “Tek Bir”!..

Mekkeli yönetici-aristokratları bir telaş alır.

Mekke’de fitne, kavga istemezler !.

Asayiş bozulmamalı, kervanlarla yapılan ticaret yolunun merkezinde ki Mekke’de huzurun bozulduğu duyulmamalı !.

Hac panayırının ticareti ellerinden çıkmamalı !..

Yeni bir din hızla yayılıyor, büyüyor!

Önlenmeli. Ama nasıl ?!..

Önce ambargo başlıyor.

Müslümanları bir mahallede muhasara ederler ve dışarı çıkarmazlar. Bu arada Müslüman olan kölelerin sahipleri işkencelerle Allahı inkar seanslarına başlarlar.

Açlık, zulüm işkence bir avuç inanan müslümanın kabusu olduğu günlerdir !..

Ama bir adım bile geri atmaz inananlar !..

Mekkeli aristokrat, yönetici-tüccar takımı başlarında Ebu Cehil, Ebu Süfyan, Hz. Muhammed’e bir teklifte bulunurlar.

Sulh yolu ile Mekke’de barış yapalım.

Teklif şudur:

“Ey Abdullah oğlu Muhammed, gel seninle bir anlaşma imzalayalım.

6 ay senin dinine uyalım, 6 ay da atalarımızın dinine uyalım . Beytullah ortak ibadet merkezimiz olsun. Mekke’de kavga olmasın.

Bunun karşılığında 6 ay Mekke’nin emiri sen ol. Sonra 6 ay biz yönetelim.

Sana Mekke’nin ticaret gelirinden pay verelim. İstediğin Mekkeli kızlardan da seçebilirsin.

Bu teklife karşı Allah Resulü ayağa kalkarak iki kolunu sağ ve sola açar.

Ayet gelmesini beklemeden ve bir düşüneyim diyerek zaman kazanmayı aklına bile getirmeden şu cevabı verir :

“Bir elime Ay’ı bir elime Güneş’i verseniz ben davamdan asla dönmem !..”

der ve sırtını dönüp arkadaşlarının yanına gider.

O gün gücü elinde tutan Mekkeli aristokrat yönetici-tüccar takımı anladı ki Abdullah oğlu Ebu Kasımın Babası Muhammed’i öldürmekten başka çare yoktur !

Ve ondan sonra suikast teşebbüsü ve sonrası da Yesribe hicret …

Hep düşünmüşümdür !..

Niçin Hz. Muhammed, arkadaşları ile istişare ederek şöyle bir siyaseti düşünmedi diye ?

“Arkadaşlar bana bir teklif var.

6 ay Mekke’nin idaresini elinde tutan yönetici ve zengin tüccarlar bana dediki; “ Gel Mekke’yi birlikte yönetelim 6 ay yönetim biz de olacak 6 ay da onlarda olacak. Onlar bizim dinimize 6 ay uyacak, biz de onların dinlerine 6 ay uyacağız.

Çok sıkıntımız var; paramız ve gücümüz yok.

Acaba, taktik olarak bir ittifak yapsak bu arada mevcut güce ortak olsak ve zenginleşip güçlensek ondan sonra yeniden kendi davamızı devam ettirsek ve Müslümanlığı yaysak diye bir düşüncesi olmadı ?

İlk bakışta şartlara göre akıllı, gerçekçi ve zeki bir taktik gibi gelmiyor mu insana ?!

Ama hayır !

Anında reddetti !

Bir avuç garip, fakir ve mazlum müslüman varken yanında o “hayır” dedi !..

Sizce, bu olaydan bizler hangi dersi çıkarmalıyız ?

Hani bugünlerde ezik ve öz güvensiz bir ruh haliyle Türk Milliyetçilerinin Cumhurbaşkanlığı için bir aday çıkarmasının doğru olmayacağını ve başarılı olamayacağını, akıllı gerçekçi yolun birileri ile ittifaktan geçtiğini iyi niyetli de olsa söyleyen arkadaşlar var ya !..

Hep beraber bu olayı hatırlarsak belki faydası olur diye düşündüm !..