Bu saflaşmada Türk milliyetçilerinin şuurlu birlikteliği bugün refleksif olan devletin mecburi milli konumundaki duruşunu daha şuurlu ve güçlü kılacaktır.

2016 sonrası devletin can havli ile savunma staratejisini değiştirerek cepheyi sınırlarımızın dışına attığını ve NATO-BATI ilişkilerinde müttefiklikten hasımlığa evrildiğimizi gözden uzak tutarsak stratejik bir yanılmanın kapısından içeri gireriz.

Ergenekon ve Balyoz davalarında ağırlaştırılmış müebbet ( eski ceza tanımı ile idam) hapis cezası alan onlarca güya vatan haini (!) kahraman TSK mensuplarımızın bir gecede nasıl tahliye edildiğini ve çoğunun görevlerine geri geldiğini ve şu an orduda komutanlık yaptığını unutmayalım.

15 temmuzda Gölbaşında özel harekat merkezine yapılan FETÖ hava saldırısında şehid olan aslanlarımızın arkadaşları acaba şimdi dünyanın neresin de ve hangi görevdeler ? Ve nasıl bir intikam ateşiyle namluları kimlere dönük biliyor muyuz?

Haklı olarak hepimizin şikayet ettiğimiz AKP siyasi islamcı şemsiyesi altında gözü doymaz kadrolarının ve vurguncularının varlığını unutmayacağız. Pisliklerini de.

Bugün karşı karşıya olduğumuz durum “ABD- KÜRESEL GÜÇ ile refleksif de olsa Türk devletinin karşı karşı ya olduğu gerçeğidir.

Bu saflaşmada Türk milliyetçilerinin şuurlu birlikteliği bugün refleksif olan devletin mecburi milli konumundaki duruşunu daha şuurlu ve güçlü kılacaktır.

Niye’ye MHP’ye gitmediniz de “Milliyetçi İttifak” adıyla ayrı hareket ettiniz sorusuna gelince.

MHP tasfiye ettiği ülkücü kadrolara kapalı. Hiç birimizi üye dahi yapmıyor.

Ayrıca AKP’ye verdiği aslında NATO-BATI karşıtı durduğu konumda onbinlerce yetişmiş ülkücü kadroları çok önceden partiden dışladığı için elinde bürokrasiye vereceği kadroda azaldı.

Atanacak ehliyetli ve liyakatli cesur Türk milliyetçi kadroları önce MHP’ye muhaliflik eleğinden geçiriyor. Etkin ve güçlü olmalarını istemiyor.

Sn. Bahçelinin daha önce bazı yargı başta olmak üzere bürokrasi kadrolarına referans olduğu kişilerin de sebeb olduğu bazı yanlışlıklarından dolayı da çekimser kaldığını düşünüyorum.

Sadece “güvenlik konseptinde” siyasi irade desteği veriyor ve “yürütme organında” paydaş olmak istemiyor.

Kısaca seçimlerden sonra Türkiye çok ciddi ekonomik ve siyasi kararlar alarak ABD-NATO ile restleşecek. Bu restleşmeyi Akdeniz de ve bölgede yıpratıcı ve yıkıcı bir savaşı önlemek için yapacak. ABD ve BATI’ya bir kez daha düşünme fırsatı verecek

Olaya sadece bugüne kadar devlet bürokrasisinin daha doğrusu güvenlik bürokrasisinin eksik, yanlış ve teslimiyetçi bir çizgi ile 2016 öncesi AKP-ABD-FETÖ paydaşlığına sesiz kalması hatta onay vermesinin sebeb olduğunu bilmek başka bir doğrumuzken; 2016 sonrası savunma ve güvenlik konseptini değişerek yeni süreci anlamaya çalışmak ise ayrı bir gerçekçi doğrumuz olmalı.

Kozmik odayı teslim eden henüz aymazlıktan uyanmamış o günkü devlet aklı;

bugün Libya’dan, Kafkasya’ya ve Irak, Suriye topraklarına cephe kuranda bugünkü devlet aklı.

Olaya AKP ve Erdoğan desteği veya onaylaması olarak bakarsak çok basit olur ve resmi doğru okuyamayız.

Şimdi önümüzdeki pazartesinden sonra Millet İttifakı dağılacak.

CHP ve İYİ Parti kongre tartışmalarına gömülecek.

Deva ve Gelecek ABD ve BATI desteğinde siyaset çizgisinde güçlü olmak için Mecliste Grup kurmak üzere yoğun faliyette bulanacaklar.

Mecliste AB’yi meşgul etmek için bu partilere ihtiyaç var.

Bakın demokratik haklar ve Kürt hakları için sadece marksist, sosyalist bir “Yeşil sol yok”. Bir de sağ muhafazakar bir parti olarak bunlarda var.

Demokratik anayasa ve özerklik konularını savunan bu partiler Türkiye’nin demokrasi karnesi için batının gözünde önemli.

Cumhur irtifakına gelince oda önünde ciddi siyasi gelişmelere gebe.

Orada da hem kendi bileşenleri ve hem de İYİ parti kongresi sonrası

yeni güç yapılanmaları ve kadrolaşmaları olacak.

İlk erken seçimde artık bugünkü ittifaklardan ne yapısal ve ne de siyasi ortak payda olarak iz kalmayacak.

Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Türk milliyetçileri hem “yürütmede” ve hem de “siyasi yeni yapılanmalarda” etkin, belirleyici ve paydaş olacak.

Nasıl ve ne kadar ve ne zamanda olacak derseniz, bizler ne kadar birbirimizle tartışma ve dalaşmayı bırakır bir araya gelerek birleşilirsek ve üzerimize gelecek tehdit, fitne ve 5.kol faaliyetlerine karşı ne kadar uyanık ve tedbirli olursak hem zamanı kısaltır ve hem de etkin büyük güç olmayı başarırız.

“Milliyetçi İttifak” her adımını sadece merkezine “Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletini” alarak atmaya inşallah devam edecek.

Not: bu yazıyı henüz seçim sonuçları belli değilken yazdığımı özellikle belirtmek isterim.