Dünyayı aptallar mı yönetiyor? Ve biz, aklı selim olanlar, bu çirkin gerçeği her gün yeniden mi görüyor ve yaşıyoruz?

Dünyayı aptallar mı yönetiyor?

Ve biz, aklı selim olanlar, bu çirkin gerçeği her gün yeniden mi görüyor ve yaşıyoruz?

Ama asıl soru şu:

Aptalların iktidarında akıllı olan, kötülüğe mi sığınmalı, yoksa iyiliğin sükûtuna mı?

Dünya çürüdü; çünkü insan, iyiliğin zahmetine katlanmak istemedi.

Kötülük kolaydır, iyilik emek ister.

Emek yorgunluk getirir, kötülük menfaat.

Ve insan, ne yazık ki menfaati seçti.

Bugün kötüler sözbirliği etmiş gibi.

Karanlığı, Tanrı’nın lütfu diye pazarlıyorlar.

Parayı nimete, gücü hakka dönüştürüyorlar.

Ve her seferinde kazandıklarını sanıyorlar.

Oysa Tanrı, sabırla yazar tarihini.

Ve doğa, kibri affetmez.

Nehrin yönünü değiştirirsin belki,

ama suyun adaletini değil.

Bütün imparatorluklar aynı yanılgıyla büyüdü:

Kendilerini sonsuz sandılar.

Roma, kudretle yıkıldı; Osmanlı, ihtişamla tükendi;

İskender, bir mezar taşına sığdı.

Tarihin defterine düşülen her satır, aynı cümleyle biter:

“Hiçbir güç ebedî değildir.”

İbn Haldun’un dediği gibi, her medeniyetin bir ömrü vardır.

Ve her ömür, kendi gururuyla biter.

Çünkü gurur, aklın değil, körlüğün çocuğudur.

Kötülüğün kazandığı her an, insanlığın kaybettiği bir andır.

Ama bu kayıp, iyiliğin değerini eksiltmez.

Zira iyilik, neticeyle değil niyetle ölçülür.

Sonu değişmeyecek bir oyunda kötülüğü seçmek, deliliğin en rafine hâlidir.

Ben delilere kızmam; onlar düşünmez, sadece yaşarlar.

Ama kötüler, hesap yapar; işte o yüzden daha tehlikelidirler.

Aptallar dünyayı yönetebilir,

ama iyiler dünyayı taşır.

Sessiz, görünmez, isimsiz ama vazgeçilmezdir onlar.

Çünkü her çağ, bir avuç iyinin omzunda taşınır.

Ve her karanlık, bir iyinin duasıyla aydınlanır.