insani hak ve hürriyet mücadelesi için, İslam'ın hakikati ve Müslümanların izzeti için aynı şeyi bin defa olsa bin defa yaparım.

Susuşumuz efendiliğimizdendir!

Üç kuruş ulufe için kırk takla atmam, atamam!!!

Ben onurlu ve şerefli bir gazeteciyim.

Hayatımın 30 yılını inandığım islam davası için sebil ettim. Bu dava uğruna defalarca mahkemelerde yargılandım. Kerrelerce nezarethanelerde geceledim. Meşhur İstiklal Mahkemelerinin devamı niteliğinde olan DGM, yani şimdi olmayan Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandım. En sonunda mapus damını yol eyledik. Davama helali hoş olsun. Asla gocunmadım. Bir an bile 'Keşke' demedim ve asla pişman olmadım!

Bacımın başörtüsü, insanların özgürlük ve insani hak ve hürriyet mücadelesi için, İslam'ın hakikati ve müslümanların izzeti için aynı şeyi bin defa olsa bin defa yaparım.

30 yıllık gazetecilik hayatımda onur ve izzetimi korumak için mücadele ettim.

Kimseyi kandırmadım. Mesleğimi şahsi çıkarlarım için siper etmedim.

Üstümüze basarak yükselenler oldu umursamadım.

Ben onların amaçları ile amaçlanmadım ki!

Benim derdim Meb'us, başkan maşkan olmak değildi. Kim ne olacaksa olsun bana ne gam!

Devletimden ve herhangi bir kurumdan tek kuruş maaş, ulufe, haksız kazanç talep etmeden tam 8 evlat büyüttüm.

Hapisten çıktığımda sahibi olduğum radyo, çıkan ya da çıkartılan bir yangınla kül olmuştu. Maddi olarak her şeyimi kaybetmiştim.

İşte o günlerde, bir ramazan akşamı iftar için ekmek alacak param yoktu. Fırının etrafından 8 tur attım ama istemedim, isteyemedim.

O günü hiç unutmuyorum iftarı ekmeksiz yapmıştık.

Bunları niye yazıyorum?

Hani şimdilerde adına "Dava" kendilerinede "Davadaş" diyorlar ya bazıları!

Ben şaşkınlıkla izliyorum. Tuhaf tuhaf bakıyorum onlara.

Bize, bizim donemimizde yaşayan dava adamına hiç benzemiyorlar.

Hayatları bambaşka....

Tuzları o kadar kurumuş ki, sanırsın turşuluk kaya tuzu!

Altlarında milyonluk lüks arabalar, kollarında en marka saatler, ceplerinde milyonluk kredi kartları, banka hesapları ceplerinden daha şişkin lümpen tipli herifler "Dava" sloganları atıp en kahramanı oynuyor!

Hayatı boyunca yolu asla bir karakola düşmemiş, ömründe bir kez bile Amerikan, İsrail bayrağı yakmamış, kahrolsun ABD demek için bile bir yerlerden izin bekleyen tipler islam davasının "Ulubatlı Hasan'ı" rolüne soyunmuş!

Hayda bre! Hay maşallah...

Bugün islam davasının davadaşı olduğunu iddia eden yağmurcu taifesine diyorum ki 'De hadi oradan!'

Hadi oradan hadi!

kaç tane kitap okudunuz, hangi fikirle beslendiniz siz!

28 Şubat surecinde ortalık kaos! Herkes birbirinden kuşkulandığı bir dönem. Darbeciler kimseye göz açtırmıyor. Siyasi partiler her an darbe olacak korkusuyla korkulanmışlar...

sevgili Bilal Gümüş beni aradı,

-Hamza abi dikkat et bugün bana ve senin eve polis baskın yapacak

Dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen hocanın masumane ilmihal kitabının bile terör unsuru sayıldığı o günlerde kaç tane kitabımı saklamak zorunda kaldığımı siz tabiki bilmiyorsunuz. Çocuklarımla birlikte 'Şimdi gelecekler endişesiyle sabaha kadar uyumadığımızı nereden bileceksiniz?"

Sadece ben değil, o dönemin dava adamı kimliğine sahip olanlarda benden farklı değildi

Siz hangi davanın erbabısınız kardeş!

Bugün nimetlere gark olmuş, her türlü imtiyazı donanmış, firavun sofrası gibi kurduğunuz masalarda 20 çeşit yemek yiyorsunuz oğlum siz!

Hangi dava?

Bizim yaşadıklarımızi hanginiz , ne kadar yaşadınız ki, bugün herseye sahipleniyorsunuz?

Siz, bugün sahip olduğunuz iktidarı ve sahip olduğunuz tüm imtiyazları bizim gibi bu davaya gonül verip, herşeyini bu dava için ortaya koyanların mücadelesine, gayretine ve samimiyetine borçlusunuz.

Bize saygı duyacaksınız!

Biz bu saygıyı hak ediyoruz ve siz bize bu saygıyı borçlusunuz!