Bazı insanlar vardır; yaşarken bir millete umut, öldüklerinde ise derin bir sızı bırakırlar. Ganire Paşayeva, işte o insanlardan biriydi. Gazetecilik mesleğinden gelerek siyasetin zorlu yollarında yürüyen meslektaşımızdı.

Ganire Paşayeva:

Bazı insanlar vardır; yaşarken bir millete umut, öldüklerinde ise derin bir sızı bırakırlar. Ganire Paşayeva, işte o insanlardan biriydi. Gazetecilik mesleğinden gelerek siyasetin zorlu yollarında yürüyen meslektaşımızdı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev’in yanında yetişen bu güçlü kadın; çabalarıyla gayretiyle sadece Azerbaycan’ın değil, bütün Türk dünyasının evladıydı.

Onunla 2007 yılında tanıştık. Bu bir tanışmadan öte, zamanla kader birliğine dönüşen bir dostluğa büründü. Kısa sürede aramızda güçlü bir bağ oluştu. Türkiye kamuoyunun Ganire Paşayeva’yı tanıması için büyük bir gayret gösterdim. Türkiye’de tanınmasına katkı sağlayan üç kişi varsa birisi de bendim. Onu onlarca televizyon programına taşıdım, davet edilmesine vesile oldum; yüzlerce gazete ve medya organında yer almasına katkı sundum. Çünkü biliyordum: Türk dünyasının bu yiğit kızını Türkiye tanımalıydı, Türk dünyası bilmeli ve sahiplenmeliydi.

Ganire (7)

Ganire Paşayeva hayatını Türk milletine hizmete adamış bir dava insanıydı. Azerbaycan milletvekili, Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı olarak yürüttüğü görevlerde makamın değil, sorumluluğun ağırlığını taşıdı.

Onunla birlikte hayalini kurduğumuz, konuştuğumuz, yarım kalan nice projelerimiz vardı. Onu 5-6 defa Türkiye’ye davet ettim geldi, kendisi de bizleri Azerbaycan’a defalarca davet etti. Türk dünyası için atılacak her adımda heyecan duyar, “Bunu mutlaka yapmalıyız” derdi.

6 Şubat depremlerinde onu bir milletvekili olarak değil, bir kardeş, bir evlat gibi afet bölgesinde gördük. Hiç düşünmeden koşup geldi. Malatya’da yardım dağıttı, yaralara merhem olmaya çalıştı. Adıyaman’da bir okul ve bir park yaptırma önerimizi büyük bir hassasiyetle takip ediyordu. Sürekli bizden davet proje bekliyor, bu hayırların bir an önce Adıyaman’da hayata geçmesini istiyordu. Bizlerin ve Urfalı dostlarının önerisiyle Şanlıurfa’ya bir park yaptırdı. Açılışına ailece gidip katıldık. Aynı benzer bir parkı Adıyaman’a da yaptırmak için kendisinden söz almıştık.

Birçok dil bilen Ganire Paşayeva entelektüel okuyan ve dünyada olan bitenleri takip eden biriydi, aynı zamanda güçlü bir diplomattı. Çeşitli platformlarda Azerbaycan’ı Avrupa’da ve dünyada layıkıyla temsil etti. Türk dünyasının meselelerini tezlerini uluslararası arenada cesaretle dile getirdi, hiçbir platformda geri adım atmadı. Sesi bazen titredi, ama sözü asla eğilmedi.

Elbette eksikleri de vardı. Belki de en büyük eksikliği, dostlarını ve kendisini sevenleri zaman zaman ihmal etmesiydi. Hayata, mücadeleye ve sorumluluklarına öylesine kendini vermişti ki, bu ihmal bizlere derin bir hüzün olarak döndü. Ama bugün geriye dönüp baktığımızda anlıyoruz ki; o kendisini değil, davasını öncelemişti.

ganire pasheyeva-2

Yakalandığı hastalıktan kurtulamadı. Türk dünyası Asenası’nı, yol gösteren bir yıldızını, çok genç bir yaşta kaybetti. Kendisine doyamadık. Ardında yarım kalan hayaller, eksik kalan cümleler ve kapanmayan bir özlem bıraktı.

Ganire Paşayeva artık aramızda değil; ama inandığı değerler, uğruna mücadele ettiği Türk dünyası ve bıraktığı izlerle yaşamaya devam edecek. Onu unutmak, sadece bir insanı değil, bir ideali kaybetmek olur.

Ruhu şad olsun. Mekânı cennet olsun. Türk dünyası seni unutmayacak Ganire.