ÖLÇÜ?

Türk-Kürt-Laz-Acem-Arap;

YOK ASLA HİÇ BİR FARKI!

Sar “HAKKI” olma harap;

sök/at KALBİNDEN IRKI..

DEVLET,sözlük anlamıyla KADER,kısmet,talih ve umut demektir,ki o da sosyal/Kültürel, SİYASAL manasıyla;Bir TOPLUMUN/Halkların-MİLLETİN ortak/MİLLİ irade beyanı demektir..

Başka bir deyişle de!

-Bağımsız Ve sahipli/ORTAK bir toprak parçası yurt/VATAN üstünde yaşayan bütün bireylerin gönüllü ya da gönülsüz olarak irade,güç,emek ve hizmetleriyle katılarak-eşit/PAYDAŞ oldukları İRADİ/RESMİ(kurumsal,örgütsel Ve yönetimsel) bir Yönetim Ve organizasyon(ÜRETİM-HİZMET VE TEMSİL) biçimidir..

Bu manada!

DEVLETİ,başında-yönetim kurulu üyelerinin hür iradesiyle seçilen bir CİO(TEMSİLCİ BAŞKAN) tarafından(Yurttaşına karşı) asla –KAR AMACI GÜTMEDEN-Maddi Ve Manevi Varlığıyla sevk ve idare edilerek temsil edilen çok ortaklı,eşit paydaşlı,bağımsız ulusal/MİLLİ bir ANONİM ŞİRKETE benzetmek de mümkündür..

....Ben "DEVLETİ" ilk kez çocukluğumda-henüz 4/5 yaşında,”Evinden her sabah çıkarak elindeki iğreti bastonunu ritmik bir melodinin ahengiyle yerlere süre-süre ağır/aksak adımlarla Evimizin önünden geçerek, bir kaç adım ötede çalıştığı-Hüseyin ÜLGEN'E ait "HAN'A" gidip/gelen 70/80 yaşlarındaki kısa boylu,ama gözlü komşumuz "HAMO DAYI'NIN" yine Evinden sabah erkenden çıkp işine giderken; Uzun ince boylu,sert/haşin bakışlı bir "JANDARMA" Erinin elindeki TÜFEĞİN dipçiğiyle önüne katıp sırtına vura-vura, bağırta-bağırta,sürükleyerek götürmesiyle beraber” tanıdım galiba..

Galiba diyorum,çünkü;O yaşlarda daha DEVLET denen varlığın "KİM Ve NE" olduğunu bilmem mümkün değildi,ta ki, (yaşlı Komşumuz “HAMO DAYININ” o gün çok garip bir böğürmeyle karışık reflekslerle imdat isteyen yürek yakıcı vaveylasını) Kapımızın önünde çaresiz nazarlarla-Yardım yapamamanın derin hüznüyle dinleyip sarsılan BABAMIN, (bu elem verici acı tablodan etkilenmemem için hemen beni alıp kucaklayıp eve götürüp kapıyı kapattıktan sonra)bak oğlum sakın ha dışarı çıkma;Bu gün "DEVLET" tarafından "SOKAĞA ÇIKMA YASAĞİ" konulmuş dedikten sonra-DEVLETİN nasıl bir şey olduğunu-bir daha asla unutmamak üzere beynime kazdım.

.

Çünkü!

Sonradan anladım ki, adına "DEVLET" denilen o mefhum/muhayyel(İRADİ)ve mücessem (KURUMSAL Ve İDARİ ÖRGUTSEL)Varlığa;O JANDARMA kadar, Onun tarafından; Hunharca aşağılanıp ilzam edilerek dayak yiyen HAMO DAYI da, elbet O Jandarmanın korkusundan beni alelacele alıp eve hapseden rahmetli BABAM da Ve BEN de elbette O haşin/ZALİM JANDARMAYA O EMRİ VERENLER de eşit bir şekilde -Eşir/ORTAK birer paydaşlarmışız..

Evet!

İşte gün ne olduğunu bilmesem anlamasam da-O JANDARMA Erinin, gözleri iyi görmeyen yaşlı bir ADAMA karşı yaptığı haşin/zalim davranış biçimi;Henüz hayatın bile pek farkında olmayan çocuksu gönlümde "DEVLET’E" dair çok olumsuz-kolay-kolay kapanmaz  acı bir gedik açmaya sebep oldu, ki bunu  “ÖMÜR BOYU” asla hiç unutmadan, unutamadan adeta "ALNIMA KAZILMİŞ KARA BİR LEKE GİBİ" Sürekli-Onu düşünerek-O olayla da yüzleşerek "NEDENİNI" sorgulayıp-Kendimce Cevaplar arayarak yaşamaya başladım..

Elbet!

“Sorgulanan şeyin ne olduğunu,neden,nasıl KIM ya da KİMLER tarafından Kim Ve Ne adına oluştuğunu da-Sonunda öğreniyorsunuz” da ancak;DEVLET'TE var olan böylesine "İNSAN" fıtratına Ve şerefine aykırı "KISIR" döngülerin değişmediğini ve kısa vadede öylesine kolay-kolay asla değişmeyeceğini de elbet fark ederek-üzülerek "SEBEP VE SONUÇLARIYLA" beraber acı bir şekilde öğrenmenin daha acı/çekilmez olduğunu da anladım ..

Çünkü!

“Benim, ta çocukluğundan beri doğal ve sosyal çevresinde olan/biten her şeye karşı çok duyarlı meraklı ve ilgili bir KİŞİ olarak-nerdeyse 65 yıldır gerek yaptığım çok derin gözlemlerimle bizzat TOPLUMUN içinde "YAŞAYARAK" gördüğüm kabul edilmez olgu ve olaylardan öğrendiğim, ya da merak ederek araştırıp okuduğum anlamaya ve yorumlamaya çalışarak "YAZARAK" paylaştığım  gerçekler acı olsa da-Sonunda Bana şunu gösterdi ki;”DEVLET DENEN KURUMSAL/ÖRGÜTSEL-YAYGIN YAPI ÖNCE GÜCÜNÜ HALKLARINDAN ALARAK(Ona hizmet etmek amacıyla)KURULUYOR VE ANCAK,SONRA MİLLET’TEN ALDIĞI SİYASAL GÜCÜNÜ KENDİ HALKINA DAYATARAK(Ondan Nemalanarak-)YOLUNA DEVAM EDİYOR..”

Yani!

Bu bir bakıma elinizle,yüreğinizle,alın terinizle sulayıp/besleyerek büyüttüğünüz Ve akıl izanınızla,İlim ve irfanınızla elbet ruhunuz/şuurunuzla/gücünüzle kollayıp koruyarak-Kendi OZÜNÜZDEN/GÖZÜNÜZDEN bile sakınmaya çalıştığınız canlı bir "ŞEYİN",her kafası bozulduğunda-Elan dönüp; "SIZI" döverek üstünüzü/başınızı parçalamasına Ve kaşınızı gözünüzü yararak-KENDİNE mecbur-u derdest etmesine benzer garip/UCUBE bir "ŞEY"

Evet!

“DEVLET ama,DEVLET kim/ne,bu DEVLET neden “İNSANLARA YASAK” koyar, neden döver,neden soyar,neden söver;Elbet o gün bu SORULARIN cevabını asla kata bilemezdim ve bulamadım da ki elbet o günden beri ömür boyu(yıllardır) arıyorum aradım ve Elbet Bugün CEVABINI buldum mu, Ondan da emin değilim..

Sanıyorum!

“İNSANLARIN içini kemiren “BENLİK Ve SAHIPLENMEK” hırsı AKILLA,İZANLA (İlim ve İrfanla)beslenip-teskin edilerek dizginlenmedikçe;DEVLET, kimi Kendini bilmez Çapsız /Hadsiz İNSANLARIN elinde sürekli  YURTTAŞININ BAŞINDA DEMOKLESİN KILICI GİBI SALLANMAYA DEVAM EDECEKTİR..

Bir bunu bilirim..

KIBRIS'TA AKŞAM..?

"GÖLGELER sardı Beni, GÜNEŞ kaydı afaktan;

Akşam, ah yine Akşam! Yine Akşam olmakta,

GECELER haber verdi,RAHMET yüklü şafaktan;

Her Akşam ömr-ü vadem erim-erim dolmakta!"

Bir FIRTINA çöküyor şu TEMMUZ Akşamına;

KAR düşmüş saçlarıma ZEMHERİ mi geldi ne?

BAYKUŞLAR üşüşüyor MEVSİMİN Ahkamına;

BAKIŞLARIM üşüyor!YAZ-BAHAR-KIŞ Bahane..

Her GÜN sarıyor BİZİ! Her "ANIN/AMEL" yükü;

Öyle "AĞIR" Dağ/Deniz,Öyle"SÂĞIR"Gök/Zemin,

İçimde Hâsret/Hicran,Yüzümde HAZAN Şoku ;

VUSLATINA Lütfeyle! SEN Ey RÂBBİL'ALEMİN..

EYVAH EYVAHLAR olsun!Ne EKTİM Kİ biçeyim;

Meğer NEFSİME kanmış-DÜNYAYA aldanmışım!

Şimdi KADEHİM bomboş ZEHRİM yok ki içeyim

Meğer AKLIMA rağmen GAFLETİMDE yanmışım

Bilmem NEDAMETİMİ sarsam da AH-U ZÂRA;

Düşe/kalka ÝÜRÜSEM, (YÂR'E) Kavuş muyum?

YOLLARINDA sürünsem varsam da ol DİLDARA;

İKRAR-I GÜNAHIMLA sunsam Savuşur muyum?

UZAKTAN bir ses "BANA",Dedi nereye YOLCU;

Belindeki "BOŞ" yükten-SANMA Ki bi'haberim!?

Dedim Dünya bir ÇAPUL! Üstündeki ÇAPULCU;                                 Koynundaki MAKBERIM, Boynumdaki KADÉRİM!

(IHB/Şiir Pazarı-12.07 2022/Güzelyurt/KIBRIS)

DATÇA'DA YAZ?                                                                                                                    (Seyahat Notları)

DATÇA'DA BELEDİYE'NİN TAHSİS ETTİĞİ SANATÇILAR(Yazar,Ressam,Şairler)SOKAĞI..

Yani!

HERŞEY PARALI DEĞİL;DARISI ADIYAMAN BELEDİYESİNİN BAŞINA..

Meselâ!

HÜSEYİN FIRAT DEMOKRASİ PARKINDA OLUR!

Şimdi!

Diyeceksiniz ki,"HÜSEYİN FIRAT DEMOKRASİ PARKI” da nerden çıktı?

Anlatayım!

GERÇİ BİR KAÇ YIL ÖNCE (EMMİMOĞLU NECİP BÜYÜKASLAN BEYE) "PARKIN YENİ ADI'YLA(HÜSEYİN FIRAT DEMOKRASİ PARKI ile SANATÇİLAR SOKAĞI" İŞİNİ ÖNERMİŞTİM AMMA;O DA AMA'DA KALDI ÖNERDİĞİMİZ BİR ÇOK İŞİMİZ GİBİ..

Yahu!

İNSAN BİRAZ VEFALI OLUR BE Kardeş;BAŞKA İLLER, MEMLEKETİNE EN KÜÇÜK BİR HİZMET YAPAN İNSANINI BİLE UNUTMUYOR,ONU Hiç OLMAZSA İSMİYLE DE Olsa YAŞATMAYA ÇALIŞİYOR,BİZ İSE KENDİMİZDEN BAŞKA HER KESİ VE HER ŞEÝİ YOK SAYIP KENDİ KULVARINA BIRAKIYORUZ,Bir gün BAŞKALARININ DA BİZİ YAPTIĞİMIZ İŞİMİZLE BERABER SANKİ HİÇ YOKMUŞUZ GİBİ-Kendi kör metruk kulvarına-UNUTULMAYA TERK EDECEĞİNİ DE BİLEREK..

O halde!

BU ÖNERİYI BU DEFA DA “ADIYAMANIN DEĞERLİ BELEDİYE BAŞKANI SEVGİLİ DOÇ.DR.SÜLEYMAN KILINÇ BEY DOSTUMUZA” YAPMIŞ OLALIM;DEMOKRASİ PARKININ"HÜSEYİN FIRAT DEMOKRASİ PARKI" OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNU..

Sanıyorum ki!

BİR ÇOK İNSAN MERHUM HÜSEYİN FIRAT'IN KİM OLDUĞUNU NE YAPTIĞİNI PEK BİLMİYOR

Evet!

HÜSEYİN FIRAT,ATATÜRKÜN SİLAH ARKADAŞI (Antep,Urfa,Maraş’ın yanında, Adıyaman/Kâhta ve diğer ilçeler halkından topladığı Adamlarıyla Fransızlara karşı savaşan)HACI BEDİR AĞANIN OĞLU VE ADNAN MENDERES (DP)GÜÇLÜ İKTİDIRININ MENDERESE EN YAKIN(Hukuk Danışmanı olarak) KÂHTALİ BİR MİLLETVEKİLİDİR;ADIYAMAN'IN (1 ARALIK 1954'te)MALATYADAN AYRILARAK İL OLMASINI SAĞLAMIŞTIR..

Hani!

Her yıl kutlarsınız ya! İŞTE O HİÇ VAZGEÇİLMEZ GÜNE HÜSEYİN FIRAT İMZA ATMIŞTIR;HEM DE Karşısındaki ÇOK BÜYÜK BİR MUHLAFET GÜCÜNE RAĞMEN..

Yani!

İSTİYORSANIZ UNUTUN;ONUNLA BERABER VEFANIZI,KENDİNİZİ VE HER BİR ŞEYİNİZİ DE.. Çünkü,Yarın “SİZLER de YAPTIKLARINIZLA” birileri tarafından anılmak isteyebilirsiniz Ve şüphesiz ki istersiniz de..

Demem o ki!

GEÇMİŞİNİ VE GEÇMİŞİNE NOT DÜŞEREK İZ BIRAKAN İNSANLARI UNUTANLAR, ZAMANLA KENDİLERİNİ DE TAMAMEN UNUTÂRAK;NE İÇİNDE BULUNDUKLARI ZAMANI YAŞARLAR VE NE DE GELECEĞE DOĞRU UMUTLA YOL ALIP ULAŞIRLAR

Hepsi bu..

Bizden anımsatmak;Dediklerimizi “İSTER ALIN,İSTER ATIN.!” Takdir Sizin..

NOT;

Bu notun,Bizim merhum Hüseyin FIRAT BEY'LE hemşehri olmamızın ya da Onu sevip/sevmememizle bir ilgisi yok-bizim ilgimiz;MEMLEKETİNE karşı Hizmet edene,güzel iş yapana,çaba gösterene,geride yararlı biz iz bırakana olan bir (VEF'A,SAYGI VE SADAKAT) iklimini yaratmak,onu yaşatmaktır,ki sanıyorum bu da "ÇOCUKLARIMIZA BIRAKABILECEĞİMİZ ÖRNEK BİR HASLET VE HASRET İBRETİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!"

SON/SÖZ;

ÖLÇÜ?

Türk-Kürt-Laz-Acem-Arap;

YOK ASLA HİÇ BİR FARKI!

Sar “HAKKI” olma harap;

sök/at KALBİNDEN IRKI..

Sevgilerimle