“Sivil Toplum Kuruluşları” (STK) toplumun ihtiyaçlarına cevap veren kuruluşlar olarak gösterilir. Sivil Toplum Kuruluşlarına vakıflar, dernekler, cemiyetler, meslek odaları, sendikalar örnek olarak verilebilecek en önemli kurumlardır.

Bu ocaklarda, derneklerde, odalarda yetişen esnaf beşeri münasebet, ticari ahlak, ast, üst, usta-çırak ilişkilerinde tutarlı, helale harama, ölçüye tartıya duyarlı insanlar olarak yetişirdi.

Bu gün Ahi Evran ocaklarının yerine ihdas edilen meslek odaları, her görüş ve düşünceden, toplumun tüm kesimlerini temsil eden sivil toplum kuruluşlarındandır.
Ülkemizde ticaret erbabının, esnaf ve sanatkârın, sanayicinin, işçinin, çiftçinin, mühendisin, mimarın vb. grupların kurduğu ve bağlı olduğu onlarca odalar var.

Peki! Bu odaların amaçları nedir? Kısaca;

-Üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak
-Mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak
-Üyelerinin birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere mesleki disiplin, ahlak ve dayanışmayı sağlamak.
-Odanın, kamunun ve üyelerin yararına olacak şekilde, her türlü bilgi ve istatistik verisinin doğru şekilde elde edilmesi, saklanması, paylaşılması ve kullanılması sağlamak.
-Odaya kayıtlı firmaların ihtiyaçlarını olan belgeleri vermek ve gerekli hizmeti sunmak.
-Firmaların gelişiminin, kamu yararına uygun şekilde sağlanmaya çalışmak.
-Çıkan yasaları, değişen yönetmelikleri üyelere yani firmalara doğru bir şekilde aktarılmasını sağlamak.
-Odaya üye olan meslek ahlakının, disiplinin ve meslektaşlar arası dayanışmanın sağlamlaştırılmaya çalışmak.
-Tüm yetki ve sorumlulukların, kamu ve devlet yararı gözetilerek uygulanması sağlanmak.
-Meslek ile ilgili son gelişmelerin, çıkan yasaların, değişen yönetmeliklerin üyelere doğru şekilde aktarılmasını sağlamak.
Maalesef bu gün meslek odalarının vatandaştaki izlenimi şu: sembolik olarak varlığını sürdüren, lazım olan belge ve evrakları veren, sadece aidat ve para tahsilatı yapan, rutin işlemlerden sorumlu odalar olarak görülmektedir. Elbette kuruluş gayesini ve konumunu muhafaza eden, esnafının, sanatkârının çıkarlarını gözeten başkanlar ve odalar mutlaka vardır.
Kuruluş gayesi, meslek erbabına destek olan odaları ve başkanlarını sadece seçim zamanı tanıyan ve sahada gören üyelerin bu kurumlarla kaynaşmaları nasıl sağlanabilir?

Türkiye'de çok ciddi değişimler yaşanmasına rağmen, ülkemizde başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları ve daire amirleri değişebiliyorken, bu değişim bazı odalara hiç uğramamıştır. Oda başkanlarının yıllardır yerinden hiç oynamaması hatta bazı oda seçimlerinin Jandarma ve Polis nezaretinde yapılıyor oluşu… Hayret verici!

Kendi mesleki örgütlerinde değişim sağlayamayan bir toplum, siyasette ve kurumlarda nasıl bir değişim ve dönüşüm bekleyebilir?
Seçimden seçime bu odaların varlığından haberdar olmak gerçekten çok üzücü. Seçim bitti, bir dahaki seçime kadar paydos. Bu zihniyetle yönetilen odaların, ne kendisine, ne üyelerine, nede memlekete bir faydası olmaz.

STK'lar temsil ettiği üyelerinin sıkıntılarıyla ilgilenerek, birliği beraberliği sağlayarak, insanların derdiyle dertlenen özverili insanların gayretleriyle gayesine uygun icraatlar da bulunarak topluma faydalı olabilirler.

Maalesef “Ektiğim bostan, yan gel yat Osman” kültürü ile yetişmiş bir toplumuz.
STK yetkilileri üyelerini ziyaret etmiyorlarsa, yaptığı ve yapacağı hizmetlerden bahsetmiyorsa, istişare etmiyorsa, güler yüz gösterip selam vermiyorsa…
İşçiye, çiftçiye, esnafa, sanatkâra dokunmayın odalar sizin olsun.

Ülkemizin genelinde yapılan ve önümüzdeki günlerde de devam edecek olan meslek odaları seçimlerinin işin ehli ve erbabı insanlara fırsat tanıyarak, bu kurumların amacına uygun icraatlar yapmasına olanak sağlanabilir.

İnşallah görevde olanlar da, göreve talip olanlarda bu hususlara riayet ederek, bulunduğu konumun hakkını vererek, veremiyorsa devrederek topluma faydalı olurlar. Esenkalın,Dostcçakalın,Hoşçakalın…