Günümüzde insanlar birbirine tahammül etmekte zorlanıyor. Fikir ayrılıkları düşmanlığa, eleştiriler hakarete, farklılıklar ise ötekileştirmeye dönüşüyor.
Hoş Gör Ki, Hoş Görülesin
Toplum olarak belki de en çok yitirdiğimiz, ama en çok da ihtiyaç duyduğumuz değer hoşgörüdür.
Ne yazık ki günümüzde insanlar birbirine tahammül etmekte zorlanıyor. Fikir ayrılıkları düşmanlığa, eleştiriler hakarete, farklılıklar ise ötekileştirmeye dönüşüyor.
Oysa büyük alim İmam Ahmed bin Hanbel’in kısa ama derin anlamlı sözü her şeyi özetliyor: “Hoş gör ki, hoş görülesin.”
Bu söz sadece bir nasihat değil, bir hayat düsturudur.
Çünkü hoşgörü; ahlakın, vicdanın ve olgunluğun birleştiği yerdir. İnsan olgunlaştıkça affetmeyi öğrenir, anlamayı öğrenir.
Karşımızdaki insanın eksiklerini hemen yargılamak yerine, onun da bir hayat mücadelesi verdiğini, hata yapabileceğini ve tıpkı bizim gibi duyguları olduğunu hatırlamak gerekir.
Bugün sadece siyasette değil, ailede, iş yerinde, sokakta, hatta trafikte bile en çok ihtiyaç duyduğumuz şey budur: Birbirimizi anlamak.
Çünkü anlamadan sevemez, sevmeden bir arada olamayız.
Unutmayalım ki, hoşgörü sadece karşımızdakine değil, aynı zamanda kendimize yapılan bir iyiliktir.
Zira gönlü dar olanın dünyası da dar olur.
İbn Hanbel’in bu sözü aslında bir dua gibi dilimizde dolaşmalı: “Hoş gör ki, hoş görülesin.”
Yani ne ekersek onu biçeriz.
Eğer insanlara nezaket, anlayış ve saygı gösterirsek; bir gün aynı güzelliklerle karşılaşırız.
Bu, hayatın ilahi dengesidir.
Hoşgörü, kalpleri birleştirir, nefretin duvarlarını yıkar.
Eğer toplum olarak yeniden huzura kavuşmak istiyorsak, önce birbirimizi hoş görmeyi öğrenmeliyiz.
Çünkü bazen bir tebessüm, bir sabır, bir anlayış; bin kelimeden daha derin bir etki bırakır.
Unutmayalım:
Kırmak kolay, onarmak zordur.
Yargılamak kolay, anlamak zordur.
Ama hoş görmek, hem kolay hem güzeldir.
Ve her güzel şey gibi,
Hoşgörü de önce bizden başlamalı…