“Günü kurtarmak” sizce nasıl bir deyim? Sorunu kalıcı olarak çözmek mi yoksa geçici çözümler üretmek mi? Bana göre bu deyim çok da masum bir deyim değil. Ben böyle düşünüp davranmayı ileride oluşan ciddi sorunların veya başarısızlıkların temel sebebi olarak görüyorum. Bana göre günü kurtarmak için, gelecek hedef alınmadan yapılan her şey aslında geleceğe ötelenmiş sorunlardır.

Samsat Belediyesi olarak bir kez baraj altında kalıp taşınmak zorunda kalmış, iki kez de deprem yaşamış bir ilçeyi inşa sürecinde “günü kurtarma” adına çözümler üretmek lüksüne sahip değildik. Geleceği bir nakış ustası gibi örerek devam etmek zorundaydık. İlçemiz halkının çoğu çevre yerleşim bölgelerine ya da başka illere göç etmiş, kalan insanların ise  konteyner kentlerde barınmak zorunda kaldığı bir atmosferde Samsat için daha güzel bir gelecekten bahseden de yoktu.

Evet hükümetimiz deprem konutlarını yapıyor şefkatli elini uzatıyordu. Ama yaşam sadece barınmak demek değildi. Göreve geldiğimizde bir karar verdik; ya günü kurtaracaktık ya da büyük düşünüp yeni ve daha mutlu bir gelecek hazırlayacaktık Samsatlılar için.

Önce umut aşılamamız lazımdı; henüz evleri bile olmayan çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek bütün afetzedeler ile güçlü, yalın ve samimi bir iletişim kurmaya çalıştık. Başardığımızı da düşünüyorum. Yardım kuruluşlarına, derneklere, hayırseverlere ulaştık, halkın sorunlarını ve acil ihtiyaçlarını anlattık. Tek tek hanelere girdik, hepsine yardımları ulaştırdık, tek tek okullara girdik, ihtiyaçlarını giderdik, tek tek üniversitelilerimize ulaştık, maddi yardımlar yaptık, ulaşım gibi sorunlarına destek olduk. En azından artık umutları vardı geleceğe dair. Ardından biten evlerine taşınma süreçlerinde tüm imkânlarımızı seferber ettik. 3 yıl önce yaptığımız şeyler bugün daha güçlü olarak meyvelerini veriyor.

Sonra medeniyet dedik, insanımızı medeni olarak yaşatalım ki Samsat ile bağları artsın dedik. Yol medeniyettir, sosyal alanlar, parklar medeniyettir, doğalgaz medeniyettir, internet medeniyettir. Bütün bunları sunduk. Sunduk ki memurların bile ilk fırsatta kaçtığı bu yeri kalmak için arzu edilen bir ilçe haline getirelim istedik. Otogarı, çarşısı, pazarı tesis edelim dedik. Baktık ki kimsenin uğramak dahi istemediği kente zincir marketler bile şube açtı ve açmak için ilçeye gelip gidiyorlar.

Kadın, erkek eşitsizliğinin had safhada olduğu ilçemizde bunu da ortadan kaldırmalıyız dedik. Örneğin bir taziye ve kültür evi kazandırdık inanın kadınlara has alanlar erkeklerinkinden daha donanımlı hale geldi. Çatom ve Halk eğitim üzerinden 160 kadınımızı eğitiyoruz. Neden biliyor musunuz? Yine 360 derece düşünce ile gelecek öngörümüz sayesinde. Samsat’ı bir turizm kenti haline getirmeye çalıştığımız içindir. Ve bu amacın lokomotifi kadınlarımız olacak. İnanç turizmi açısından Sahabi Safvan Bin Muattal külliyesi ve Adıyaman için önemli bir destinasyon olan Samsat Baraj Destinasyonu bütün fasılları ile tamamlanmak üzere. Bu alanda zipline kurduk, dev salıncak kurduk, gezi tekneleri, deniz bisikletleri, kafeler, restoranlar, açılmasını sağladık. Lavanta bahçesi yaptık. Samsat’ı bölgemizde cazibe merkezi haline getiriyoruz.

 Hiç kimsenin uğramadığı Samsat’a geçen yıl yaklaşık 50.000 insan geldi. İşte gerçek katma değer budur. Ve bu turizm hedeflerimizde kadınlarımız başrolde olacak. Üretime katılacaklar.

Tarımda yeni birçok şey deniyoruz. Evet tarım şehriyiz ama katma değer üretecek bir şeyler de yapmamız lazım. Yeni türler, yeni fideler deniyoruz, var olan üretim çeşitliliğimizi daha geniş alanlarda pazarlamaya çalışıyoruz. Narımızı, bademimizi ülkeye dünyaya duyurmaya çalışıyoruz.

Kısacası var olan üzerinden günü kurtarmak kolay. Gelecek için ne yapıyoruz? Bu soruya geniş bir perspektiften bakışla geleceğe yatırım yaptığımız cevabını gönül rahatlığıyla verebiliriz. Var olan ticaret potansiyelinin üzerine eklemediğimiz sürece zenginlik ancak bir hayal olarak kalır.

Bu bakışı Adıyaman için de istiyoruz. Özellikle turizm konusunda bas bas bağırarak bir şeyler yapılması gerektiğini, Adıyaman’ın kabuğunu kırmak zorunda olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. “Bakın biz yaptık, oluyor. Siz de yapabilirsiniz” diyoruz. Ama günü kurtarmak tabi ki de daha kolay geliyor.

Örneğin eski valilikten boşalan bir arsamız var Adıyaman’da. O boş alan yeni yapılacak proje Adıyaman Belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde paylaşıldı. Yaklaşık 13.000 m2 alana bir cami, kitap kafe ve altına da otopark planlanıyor. Oysa özellikle turizm konusunda kabuğunu yırtması gereken bir şehirde böylesine önemli bir alan çok daha verimli değerlendirilebilirdi.

 Cami tabii ki çok önemli. Ama o bölgede bulunan cami kapasitesi zaten ihtiyacın üzerinde ve 5 sene sonra dijital dünya ve internet gelişmeleri neticesinde neredeyse basılı kitap kalmayıp her şeyin dijitale aktarılacağı bir dünyada fiziki kütüphane yapılması anlamsız kalıyor. Geriye sadece işe yarar olarak arsa altına yapılacak otopark kalacak elimizde.

 Adıyaman’da yediğim kebabın tadını Adana’da yemedim. Adıyaman’da içtiğim çorbanın lezzetini Maraş’ta içmedim. Çiğ köftemiz zaten dillere destan. Bunun yanında peynirli helva, halka tatlı, tulumba tatlısı, Şam tatlısı, Adıyaman kahvesi….vb çok lezzetlerimiz var.

Biz önümüze fırsat olarak gelen hükümet binası arsa alanında günü kurtarmak için değilde, büyük ve geleceği düşünerek bir proje planlarsak turizme de yaptığımız çalışmalara da katkı sunmuş oluruz.

Bu alanın Ortasının botanik bir park olduğu, etrafında gastronomi turizmi için kurulmuş dükkânların, lokantaların, kafelerin olduğu, zengin şire pazarı, turist otobüslerinin bu alana girip güzel zaman geçirecekleri bir alan olarak tasarladığımızı düşünsenize. Hem halkımızın aktif olarak kullandığı, misafirlerini getirip yöresel yemeklerimizi tanıttığı bir çok ihtiyaca cevap veren bir alan olarak planlasak... Bizce daha mükemmel olur.

Turizm bilinen en yüksek katma değerdir. Son yıllarda yapılan kamuoyu araştırmalarına göre yerli ve yabancı turistlerin seyahat rotasını belirleyen en önemli belirleyici etmenlerden biri “gastronomi” olduğu, hatta bu oranın %88.2 gibi yüksek bir oran olduğu söyleniyor. Gelin bu alana kazma vurmadan buranın projesini yeniden gözden geçirelim.

Bu arada Samsat için yaptığımız hizmetlerde bize adeta hamilik yapan yardımlarını esirgemeyenlere de bu yazımda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Başta Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere,   İç İşleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu,   Çevre ve Şehircilik Bakanı Sn. Murat Kurum, Gençlik Spor Bakanı Sn. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Ak parti eski seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Konya Milletvekili Sn Ahmet Sorgun, Valimiz Sn. Mahmut Çuhadar, TBMM AB komisyon başkanı Şanlıurfa Milletvekili sn M.Kasım Gülpınar, TBMM Milli Savunma Komisyon Başkanı ve Milletvekilimiz Sn. Ahmet Aydın  ve diğer AK parti vekillerimiz, İl başkanımız Sn. Mehmet Dağtekin İlçe Kaymakamı Sn. Aziz Oğuz Alemdaroğlu, AK parti İlçe Başkanı Sn. Hasan Erdem hep yanımızda oldular.

Samsat ilçemizi ayağa kaldırma çabalarımızda elimizden tutan proje ve kardeş belediyelerimiz de vardı. Mardin Büyükşehir Belediyesi eski başkan vekili Sn. Mustafa Yaman ve yeni Mardin Valisi, Belediye Başkan vekili Sayın. Mahmut Demirtaş, Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan vekili Sn. Münir Karaloğlu, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Mehmet Sekmen, Eyüp Belediye Başkanı Sn. Deniz Köken, Esenler Belediye Başkanı Sn. Tevfik Göksu, Konya Karatay Belediye Başkanı Sn. Hasan Kılca. Yaptıklarınız ve bundan sonra yapacağınız katkılar için hepinize Samsat ilçemiz adına minnet ve şükranlarımı iletiyorum.

Halil FIRAT

Adıyaman/ Samsat Belediye Başkanı