lginç! Su uyur düşman uyumaz sözünü hatırlamamız gereken bir “düşman suskunluk” dönemi geçiriyoruz.
SİNSİ TUZAK !
İlginç!
Su uyur düşman uyumaz sözünü hatırlamamız gereken bir “düşman suskunluk” dönemi geçiriyoruz.
2. Çözüm süreci “Terörsüz Türkiye” ismi ile siyasi gündeme girdiği günden beri çok ilginç gelişmeler oluyor.
Ard arda gelen bazı açıklamalar şüphe uyandıran bir hal almaya başladı.
Bahçeli’nin terörist başının TBMM’de konuşmasını istemesi ve umut hakkından bahsetmesi ve ardından DEM yetkililerinin tutuklu terörist hükümlülere ve Irak dağlarında mağaralardaki teröristlere yönelik silahlar susun açıklamalarını takiben özgürlük talepleri rahat konuşulur hale gelmişti.
Önce Fethi Yıldızın, anayasa değişikliği ile anayasanın ilk dört maddesi ve 42, 66. maddelerin komisyonun gündeminde olmadığı açıklamalarını duyduk.
Şimdi de AKP’li komisyon üyesi Kürşat Zorlu’nun ve CHP’li komisyon üyesi Sezgin Tanrıkulu’nun son açıklamaları ile komisyonun gündeminde Anayasa ve yasa değişikliklerinin olmadığı açılandı.
Sanki Türk milletine önce sıtmayı gösterip sonra nezleye razı etme misali süreci iki temel hedef ile sınırladıkları anlaşılıyor.
Yani terörist başının, DEM, Kandil, PKK-KCK’nin bu süreç ile öncelikli iki hedeflerinin olduğu gerçeği yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor.
Bu hedefler:
1- Suriye topraklarında YPG ve SDG’yi korumak, Türk Ordusunun Fırat’ın doğusuna bir harekatın yapılmasını önlemek.
2-AHİM ve AYM kararlarını uygulattırmak ve infaz kanunu değişikli ile örtülü bir af çıkmasını sağlamak.
Böylece Kandilden inecek binlerce terörist militan ile Türkiye’de cezaevinden çıkacak olan binlerce terör üyesini sütten arınmış kaşık misali Türkiye coğrafyasında serbestçe buluşup dolaşmasını sağlanacak.
En son Bülent Arınç’ın “bir genel af gerekli umut hakkı çıkmalı”, sözlerine Sezgin Tanrıkulunun af taleplerini yan yana koyarsanız dikkatli analiz sonrası kurnaz ve sinsi bir ihanetin hazırlandığını görürsünüz.
Bu tuzak şudur:
Suriye’de YPG-SDG’nin varlığı ve Fırat’ın doğusundaki alan hakimiyeti ABD - İsrail desteği ile devam ederken, Türkiye’de PKK’nın Kuzey Irak’taki silahlı gücünü dağdan indirmek; Türkiye’de cezaevlerini boşaltıp eli silah tutan iç ve dış PKK örgüt militanlarını Türkiye’de güya sivilleşmiş olarak illere dağılmasını sağlamak.
Bu durum çok tehlikeli bir planın ve tuzağın parçasıdır.
Düşünün Suriye’deki YPG ve SDG varlığı devam ederken böyle bir kararı komisyonun talebi ile TBMM ya da İktidar almış olsun.
Onbinlerce eline silah almış eğitimli terör üyeleri serbest olacak.
Türkiye’de bu bölücü çetelerin hedeflerini silahlı değil de demokratik mücadele adı altında DEM çatısı altında güçlendirmek için harekete geçecekleri açık bir gerçek değil mi?
Bu gerçek gözümüzün önünde durmuyor mu?
Ve bu çeteler Suriyeli ve de Afgan çetelerle birlikte Türkiye’nin şehirlerinde bir safta buluşmayacaklar mı?
Bu cepheye gizli Pontusçu palikarya artıklarını ve kripto ermeni tehcir intikamcılarını da ekleyin.
Türk’e düşman ne kadar gizli açık oluşum varsa hepsi bu fırsatı değerlendirecektir.
Sahipleri bir olan bu emperyal uşağı yapılar ve a-simetrik terör çeteleri “demokratik” (!) olarak yarın hangi eylemler ile sokakları ve caddeleri işgal edecekler ?
Şöyle düşünün.
Önce “terörsüz Türkiye” süreci gereği “kan dursun, silahlar sussun, barış olsun ayakları ile AYM ve AHIM kararları uygulandı sonrası da infaz kanununda oynamalar ile cezaevlerindeki PKK teröristleri serbest bırakıldı…
Ve bu arada Suriye’de ki YPG-SDG silahlı unsurlarına karşı Fırat’ın doğusuna Türkiye bir harekata başladı .
İçeride serbest kalan ve Kandilde dağdan inen binlerce teröristin demokratik haklarını kullanmak üzere nerelere saldırıp Türkiye’nin içini karıştırarak Suriye’de ki YPG ve SDG’ye destek vermek üzere harekete geçmeyeceğini hangi kör siyasetçi görmeyebilir ?
Tabi hain ve işbirlikçi değilse !
SURİYE’de YPG ve SDG varlığı tamamen ezilip dağıtılmadan Fırat’ın doğusundan bölücü terör devletinin tüm hayalleri çöllere gömülmeden Türkiye de tek bir terörist cezaevinden çıkarılmamalı; Kandil başta olmak üzere Kuzey Irakta dağlarda ve mağaralarda ki terör üyelerinin hiçbirine Türkiye’ye girme ve serbest dolaşım hakkı asla verilmemelidir.
Türk milletinin şuurlu her evladı tüm vatanseverler hiçbir parti ve görüş ayrımını düşünmeden bu tuzağa karşı sessiz kalmamalıdır.
Suriye’de YPG-SDG yok edilmeden Türkiye’de Terörsüz Türkiye adına tek bir PKK’lı örgüt üyesi asla serbest kalmamalı.
Saksıda yakılan 30 silah sinemasına kanarak kandilden tek bir terörist dağdan indirilerek Türkiye’ye sokulmamalıdır.
Suriye’de YPG ve SDG’ye yapılacak harekatın gecikeceği her günün bedeli çok ağır olacaktır.
Bu millet bu tuzağı farkeder ve görürse “Sel gibi kükrer bendini çiğner” ey komisyon üyeleri haberiniz olsun !
Bu sel önce kimleri süpürür düşünün artık !
Hakkı Şafak Ses