1752 yılında Amerikalı Benjamin Franklin paratoneri (yıldırımsavar) buldu. Buluş hemen yaygınlaştı. 1782'de ABD'nin sadece Philadelphia kentinde paratoner kullanan konut sayısı 400'ü geçiyordu.

        O tarihlerde yıldırımların çoğu kiliselere düşerdi. Çünkü kiliselerin üstünde bir kaç ton ağırlığında metal çan vardı.

        Dolayısıyla paratoner öncelikle kiliselere takılmak istendi. Fakat papazlar itiraz ettiler.

"Yıldırım Tanrının gazabıdır. Burası Tanrının evi. Paratoner neymiş biz dua ederiz, yıldırım başka yere gider." dediler

        Bir senede tam 400 kiliseye yıldırım düştü. 150 çan görevlisi yanarak öldü. İnsanlar korkudan kiliseye gitmez olunca papazlar kiliselere paratoner taktırmaya başladılar.

        Bilimin din hurafecilerini yendiği an işte bu andır. Bu tarihten sonra Avrupa'da yobazlara kolay kolay kimse önem vermedi.

        Türkiye ise son 20 yılda  250 yıl geriye gitti. Bilim sahibi insanların dinden uzaklaştığını söyleyen dekanlarımız, aya dört şeritli otoban yapıldığına inanan seçmenlerimiz,  Mars:a giden uzay aracının vidalarını havada gevşeten seyhlerimiz var.

        "Cami kubbelerin başındaki paratönerler gâvur buluşudur, onları hemen sökmeliyiz, camilerimiz bu yüzden boşaldı, dualarimiz bu yüzden kabul edilmiyor" desem buna inanacak bir sürü yobaz var aramızda.