Çocuk daha emeklemeye başlar başlamaz, evdeki kavgaların gürültüsüyle irkiliyor. "Salak mısın?" diye bağıran bir baba, "Defol git!" diye çığlık atan bir anne...

Çocuk daha emeklemeye başlar başlamaz, evdeki kavgaların gürültüsüyle irkiliyor. "Salak mısın?" diye bağıran bir baba, "Defol git!" diye çığlık atan bir anne... Küçücük beyni, sevgi sözcüklerinden önce hakaretleri kaydediyor. "Anne" demeyi öğrenmeden, eline tablet tutuşturulup şiddet içerikli videolara maruz bırakılıyor. Mahallede oyun oynarken, büyüklerinden duyduğu argo kelimeleri papağan gibi tekrarlıyor. Kahkahalarla gülününce, ilgi çekmenin yolunun kabalıktan geçtiğini öğreniyor.

Okula başladığında, sistem ona "doğru"yu değil, "kurnaz" olmayı öğretiyor. Sınavda kopya çekip yakalanmayana "zeki" deniyor. Ödevini internetten kopyalayıp geçer not alan, "akıllı" addediliyor. Sınıfta en yüksek sesle laf yetiştiren, öğretmenin gözdesi oluyor. Derste telefonuyla oynayıp sosyal medyada fenomen olan çocuk, rol model haline geliyor.

Üniversitede durum daha vahim:

Siyaset tamamen yozlaşmış:

"Vaat mi? Halk unutur!" diyen bir vekil, seçim bittiğinde sözlerini nasıl çiğnediğini anlatıyor gülerek.

"Dürüst olursan kaybedersin" diyen bir belediye başkanı, rüşvet dosyalarına rağmen yeniden seçiliyor.

Medya, yalanları ifşa etmek yerine, en yüksek reytingi alan yalana prim veriyor.

Toplum ise alkışlıyor:

Vergi kaçıran iş adamına "İşte uyanık adam!" deniyor.

Ahlaksızlık yapıp ünlü olanlar, talk showlarda ağırlanıyor.

Peki ne yapmalı?

Çocuğun eline tablet değil, kitap verin. Ona "Aferin" demek için illa bir hata yapmasını beklemeyin.

Okulda "Doğru söyleyen öğrenciye" kızmayın. Kopya çekene de "Aferin" demeyin.

Siyasette yalana ses çıkartın. "Hepsi böyle" diyerek teslim olmayın.

Rol modellerinizi değiştirin. Liyakati ödüllendirin, yalakalığı değil.

Unutmayın: Bir çocuk, büyürken gördüğü ilk yalanı hayat felsefesi yapıyor. Eğer bugün susarsak, yarın bizim çocuklarımız bu çürümüş sistemin dişlileri haline gelecek. Değişim, evdeki sessiz itirazla