Çünkü buradan bir bürokrat, bir sanayici, bir sanatçı çıkmayacak diye korkuyorum. Kendimize inancımız azaldı. Birbirimize güvenimiz neredeyse kalmadı.
Memleketimi seviyorum.
Ama tam da bu yüzden… üzülüyorum.
Çünkü buradan bir bürokrat, bir sanayici, bir sanatçı çıkmayacak diye korkuyorum.
Kendimize inancımız azaldı.
Birbirimize güvenimiz neredeyse kalmadı.
Birbirimizi sevmek, yüceltmek, sahiplenmek yerine… ne yapıyoruz?
Kötülüyoruz.
Başarılı olanı takdir etmek yerine, paçasından tutup aşağıya çekiyoruz.
Birbirimizi yalnızlaştırıyoruz.
İnsan, başkasında kendini bulabildiğinde güçlenir.
Ama biz, başkasında kendimizi değil, tehdit görüyoruz.
O yüzden mi acaba, biri bir adım öne çıksa, hemen ardından bir el uzanıyor geriye çekiyor.
Ne zaman iyi bir söz duysam, arkasında bir çıkar arıyorum.
Ne zaman biri "yanındayım" dese, içimden bir ses "ne zaman gidecek acaba?" diye sormaya başlıyor.
Peki ne oldu bize?
Ne zaman birbirimizi onurlandırmaktan vazgeçtik?
Ne zaman dostluk yerine rekabeti, güven yerine kuşkuyu koyduk?
Ne zaman birinin iyiliğini büyütmek için değil de, zayıf anını kollayıp onu hayal kırıklığına uğratmak için bekler olduk?
Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var: Bu böyle gitmez. Gitmemeli.
Sevdiğimiz şey için üzülmek değil, sevdiğimiz şey için mücadele etmeliyiz.
Birbirimizi yüceltmeyi, güvenmeyi, desteklemeyi yeniden öğrenmeliyiz.
Çünkü ancak o zaman bu topraklardan sanatçılar, bilim insanları, liderler, üreticiler çıkar.
Ancak o zaman memleketimizi sadece sevdiğimiz değil… gurur duyduğumuz bir yer haline getirebiliriz.